Tarık Tekoğul
Paslı bir kılıca bakıyorsun. Üstünde dedenin ve babanın bitmeyen cenklerinden kalma çentikler. Kaldırıyorsun yukarıya, annenin seçtiği avize tepende. Masa yanında ve ceviz. Saplıyorsun, önce girmiyor, ittiriyorsun, çentikler bağırsaklarını gıdıklıyor. Kılıç diğer taraftan çıkmalı hayır. Biraz daha ittiriyorsun. Midendeki özsu pasın pembeliğine değiyor. Çalkalanıyor. Artık eminsin. Deden ve baban en büyük düşmanlarına sapladı bu kılıcı. Sen kılıcın dibinden bağırsaklarını içeri sokmaya uğraşırken, artık biliyorsun. Hayırlı bir evlatsın.