Kendi Adımıza ve Konuşamayanlar Adına Konuşmalıyız, Mert Bayram’ın şiir serüveninde hem biçimsel hem de düşünsel olarak belirginleşen bir eşik kitabı. Fabrik Kitap’tan 25 Aralık 2025’te yayımlanan bu üçüncü şiir kitabı, şairin bireysel deneyimi ile toplumsal duyarlılığı yan yana getirme konusundaki ısrarını derinleştiriyor.
Kitapta yer alan on altı şiirin altısı daha önce dergi ve fanzinlerde yayımlanmış, on şiir ise ilk kez bu kitapla okurla buluşuyor. 2024 Eylül’ünden 2025 Haziran’ına uzanan dokuz aylık bir dönemin ürünü olan şiirler; bireyin kendisiyle hesaplaşmasını, toplumla kurduğu çatışmalı ilişkiyi ve modern hayatın yarattığı yabancılaşma hissini merkezine alıyor. Bayram’ın şiiri, varoluşsal sancıları doğrudan dile getirmektense, adımlar, eşikler, yönelimler ve hareket hâlleri üzerinden sezdiriyor.
Şairin yalın ama yoğun dili, kelimelerin anlam yükünü çoğaltan bir ekonomiyle kuruluyor. Türüne az rastlanır uzunluktaki şiir başlıkları ise metinlerin yalnızca birer adı değil; şiirin içine açılan ikinci bir düşünce alanı gibi işlev görüyor. Arka kapak şiirinde karşılaşılan “adımlar”, “eşikler” ve “yeryüzüne atılma” imgesi, kitabın genel poetikasını da özetler nitelikte: İnsan, doğrultulmayı reddeden, kendi yönünü arayan ve yürüyüşüyle konuşan bir varlık olarak karşımıza çıkıyor.
Editörlüğünü Abdullah Sezer’in üstlendiği kitabın kapak tasarımı Umut Durmuşoğlu imzası taşıyor. Görsel dil ile şiir arasındaki uyum, kitabın bütünlüklü yapısını destekleyen önemli bir unsur.
1999 Ankara doğumlu Mert Bayram’ın daha önce yayımlanan Adsız (2021) ve Aynanın Ön Yüzü (2022) kitaplarının ardından gelen Kendi Adımıza ve Konuşamayanlar Adına Konuşmalıyız, genç bir şairin poetik hattını kararlılıkla sürdürürken, sesi bastırılanlar adına sözü üstlenme cesaretini de şiirin merkezine yerleştiriyor. Bu kitap, yalnızca bireysel bir iç döküm değil; yeryüzünde ayaklarıyla konuşanların şiirsel kaydı olarak okunmayı hak ediyor.