Ozan R. Kartal.
Azimet Avcu ile 2019’da giriştiğimiz “Banliyö” fikrine, bir süre farklı konseptler deneyerek devam etmiş, 2025 ile de nihai formunda karar kılmıştık. 2025’e dek yaptıklarımız arasında dergicilik, serbest editörlük ve edebiyat etkinlikleri organizatörlüğü vardı. Bu sene ise Banliyö Sanat, yeni formuyla sizlerin karşısına çıktı. 2025’e varmadan önce hayal ettiğimiz şeyin yalnızca 2 kişi ile sürmeyeceğini fark etmiştik Azimet Avcu ile. Ekibimizi genişletmek için insanlarda aradığımız kriterler çok rafine olduğu için arayışımızda epey zorlandık. Fakat zaman geçtikçe ihtiyacımız olan profiller gayrıihtiyari karşımıza çıkmaya başladı. Önce, yaptığımız sahne etkinliklerine kendi podcastinde yer veren İmren Keyik ile tanışmış aramıza davet etmiştik. Güncel edebiyatı konu alan bir podcastin var olması fikri dahi bizi heyecanlandırmışken, bunu icra eden insanı aramızda görmek, ihtiyacımız olan ile oldukça uyuşuyordu.
İmren 20’lerinin başında, edebiyat öğrencisi, sessiz – sakin, fakat bir şeyi yapmaya kalkıştığında karşısında hiçbir şeyin duramayacağı bir kararlılığa sahip. Aramayı, eşelemeyi çok seven, ve bulduklarıyla yetinmeyen bir karakterde. Böylece Banliyö Ekibini üçlerken kafamızda zerre soru işareti oluşturmadı, hâlen daha söyleşiler başta olmak üzere içerik koordinatörlüğüne devam ediyor.
Eski Banliyö, yalnızca edebiyat, hatta şiir endeksli bir yayın yapıyorken, 2025 ile birlikte diğer sanat dallarının yazıcılığını da üstlenmek istedik. Özellikle müzik ve diğer sahne sanatlarıyla ilgili, fakat bir ayağı da şiirde olan birine ihtiyacımız varken, bize daha da fazlasını sunan, çağın en yetenekli gençlerinden Melih Bera Ermiş ile haftalık düzenli bir şekilde iştirak ettiğimiz bir etkinlik vesilesiyle tanıştık. Önceden bilişikliğimiz vardı fakat bu etkinlikler Melih Bera’nın, şair kimliğinden daha fazlasını haiz olduğunu fark ettirdi bize. Yabancı dillere hakimiyeti ve analitik düşünme gücü, Banliyö bünyesinde yapabileceklerinin sınırlarını epey artırdı. Aktif olarak çeviriler başta olmak üzere pek çok yenilikçi işimizin büyük kısmını Melih Bera’ya emanet ediyoruz.
Uzun süre bu dörtlü ile devam edip hâlen daha hayal ettiklerimizi gerçekleştirmekte güçlük çekiyorken -burada en büyük kabahat bizim pratize etme becerimizden çok hayal ettiklerimizin seviyesinin oldukça yukarıda olmasında- benim bizzat daha önceleri aynı yayınlarda beraber çalıştığım, dışarıdan oldukça keyifçi ve vurdumduymaz dursa da çok az derininde şahane bir edebiyat tutkusu ve yeteneği yatan Gökçe H. Tırpan’ın bize ulaşmasıyla, eski Banliyö temellerini daha sağlama alabileceğimizi fark etmiş ve ekibe dahil etmiştik. İmren ve Melih ile modern sanata dair yoğun girişimlerimizin yanında Gökçe’nin emekleriyle birlikte edebiyata hatta şiire olan temasımız en az eski Banliyö dönemindeki kadar sıkılaştı. Gökçe bize kültür-sanat ile haşır neşirken edebiyat dizginlerini de aynı sıkılıkta tutmamızı sağladı.
Ve son olarak Sait Bilgili. Günümüzde edebiyat ve dijitalliğin kaçınılmaz bir şekilde kesiştiği noktada yılmadan emek veren isimlerden birisi kendisi. Genç yaşına rağmen zihin kütüphanesine kattıklarının haddi hesabı yok. Benim kendisinde en çok dikkatimi nokta, şahane mash-up, yani “harmanlama” yahut “kolaj” becerisi. Sait de hikayesini şiirle başlatan, diğer arkadaşlarımız gibi şair bir şahsiyet. Kendisinin kurmuş olduğu Ataş Sanat isimli platformu görür görmez inisiyatif alıp koşa koşa teklif götürdüğüm bir genç. Henüz yeni kurulmuş olmasına rağmen bu platformda paylaştığı içerikleri artık Banliyö için üretecek, yani Ataş Sanat, günümüz edebiyatının en büyük olaylarından biri sayılabilecek şekilde Banliyö’ye dahil olacak. Halihazırda Sait’in yaptıkları Banliyö ile bu denli örtüşüyorken böyle bir fırsatı kaçırmak en kibar tabirle ahmaklık olurdu.
Velhasıl kelam Azimet Avcu, bendeniz Ozan R. Kartal, İmren Keyik, Melih Bera Ermiş, Gökçe H. Tırpan ve son olarak Sait Bilgili isimlerinden oluşan ekibimiz, biricik Banliyö’müz, merkezin yavan ve vasat üretimlerinin tekel niteliği taşımasına karşı çıkacak bir taşralılıkla, sanatın, vitaminini haiz eden kabuğunda, çeperinde, kıyısında, en verimli yerinde, gettosunda, varoşunda, periferi bir yaratım gücü olduğunu gözler önüne sürmeye, olabildiğince farklı yollarla devam ediyor.
Afiyet olsun!