Ercan Gümüş
Stratejik biçimde başıboş, android telefonum.
Beni yalnızca o anlıyor, harika. Bildirimlerle
korunaklı açık bilincim, artık korunaksız açık
şekilde. Kendi savaşının savaş muhabiri, evet
herkes. Canlı nimetlerim cansız şeylere
dönüşüyor. Helak mı olalım yoksa yeni bir
diziye mi başlayalım? Zaten dört senedir
kuaför randevuma geç kaldım. Bu sene de
Seul’a gidemedim. Pes doğrusu pes. Devlet
bir tek beni özelleştirmiyor, birçok şeyi ucuz
atlatamıyorum. Merak uyutucu CV’im,
çökmüş zorbalık evin içine. Çökmüşte
çökmüş. Bana yeniden anlatmana gerek yok,
yeterince entelektüel birikimim var bankada.
Aklı başında züppelik yani bir gömlekparası.
Pencereyi kırdıktan sonra yüzüme gelen hava,
aman ha düzenimiz bozulmasın.
Hayatıma taptaze katılan bu ufacık değişiklik,
minik dokunuş. Paniğe kapılmıyorum sıfır
panik. Öngörüleri komik. İnsanlar. Öyle bir şey
olmaz! Lafına saplananlar. Topyekün ifşa
olabilir mi? Çünkü her şey oluyor. Oluyor da
oluyor. Demokrasi montaj odasında. Oluyor
da oluyor. Bir işletmem olsa herkese günaydın
ve iyi geceler dileyen. Benimde bir süre
öncesine kadar endişelerim vardı. İyi
endişeler. Korku bastığında banyo yapmak
istiyordum. Lüks korkular. Bir süre öncesine
kadar. Yaklaşık 15 dakika önce. Yeni bir
eşleşmem vardı. Yalan söylersem seversin
beni. Dur. Dur. Her sorunun cevabı hem evet
hem hayır. Oy kullanırken cellat seçiyor
hissine kapılıyorum. Bu benim suçum değil.
Ortada suçlar var. Caucasus bölgesinden
birinin evde şarap yapımını izleyeceğim. Kendi
yetiştirdiği üzüm. Ve YouTube reklamlarının
geçmesini beklerken bunları düşündüm. Ne
acayip. Halbuki ikimiz adına müstehcen şeyler düşünebilirdim.