bu hüzün sünnetmiş otuz beşimde öğrendim
hiçbir şarkı gerekmez bu kareye
bir kafes neden terk edilir ilan edilmemişse hükümdarlık
minareleri ve bulutları seyrettim
gömleğe çift çizgi
ben bu kareyi hiçbir yerde görmedim
tanımadığım bir adam öldü ağladım>
98 model tüm arabalar trafikten men
vergimi ödedim cezamı indirimli
musallayı hesap etmedim
kuşların kulaklarına ezan okunur mu
saf tutup kurşun yiyen müslüman
adım bir filimde geçiyor
uyan diye uyarılıyor
beni nereye sabit kıldılar bilmiyorum
yaylak ve kışlak anlatırken saçımda yağmur
gözlerimi bulutlara saklamam gerek
gözlerimi bulutlara saklamam
bak bayram geldi gidelim mi o ağacın altına
bir kafes çürümeye terk edilmiş göğsüm değil
çocuklar ellerimdeki çamuru soruyorlar
bunlar silmeye utandığım günah diyemedim
beni kötü biliyorlar allah’ım
sen şu şah damarımdan bir sinevizyon
eve dönerken lisanssız forma giyen tüm çocukları selamladım
eve dönünce ahaliyi selamladım
bir köşe boş oraya bakamadım.