Nagihan Sultan Coşkun
Çürüyenler burada yığıldık.
Çürümenin çürüteceğini bilerek bir solan güneşin karşısında avuçlarımızı Çü denizinin tuzu yalattı; sefiri duyunca toplaşın dedik, çürüdük.
Şehirleri griye taşladık, taşladık olmadı. Evlere kapılar vurduk, vurduk olmadı; bu yerler yurtlar, dedik, her şey çürüdü; çürüttük.
Siyahi geceye çalan bir zamanda, bir saat homurtuyla düştüyse madem; bu saniye, şu saniye, o saniye ve hık etti erkişiye salise.
Doğan bir parça et ne söyler. Ben söyler. Çürümesin diye Çü denizinde yalanı bohça edip beyazlara evcilik oynatır. Vah!
Yığılanlar burada çürüdü.
Denizlenmek varken mavi yeşil, kuruduk 2bin sayfalık kitap arasında. Bir gülünç sözler, sözlerimiz de gülünç;
mermerlerin geleni gideni yok olur, bu duruma güler katır kutur duyanı olmaz, çok gülünç.