Edip Cansever’in Saburluk Otu

Ozan R. Kartal

 

                                                                        “…
bir saburluk gibi sessizsem
bir gelin böceği gibi sessizsem.
ve eğimliysem üstümdeki gökle oranlı
yemin ederim ‘bir aşk kırgını’ değilim
…”

                                                                                              Bilmezsin Bu Yolları Sen
 -Edip Cansever

 

Sessiz ve utangaçtı Edip Cansever. Kapalıçarşı’da uzun süre antikacılık yapmıştı ve en utanç duyduğu şeylerin başında ailesinin zenginliği vardı. Sesten çok hoşlanmazdı, çok konuşmaktan da. Onun için sessiz olmak kolaydı. “Soluksuz sessiz / Gölgesiz devinimsiz / Bir Ruhi Bey olarak Ruhi Beysiz / Kentin içine kadar so­kuldum.” demişti hatta. (Kısa Bir Not: – E. Cansever). Soluksuz, gölgesiz, devinimsiz, bir Ruhi Bey olarak Ruhi Beysiz olmak bile kolaydı. Ama bir saburluk gibi sessiz olmak kolay mıdır hiç? Bir saburluk gibi sessiz olmak nedir? Saburluk nedir? İşte Cansever ne ise, saburluk da biraz odur.

İlgilisine saburluk: Aslen bir bitkidir. Ufakça bir ağaç türü. İsmi, -kolay tahmin edilebileceği gibi- bir Anadolu bozulmasına uğramış. Zihinlere “sabırlık” diye girdikten bir müddet sonra saburluk diye anılmaya başlamış. Hayatına ise toprak üstünde önce aloa verayı andıran bodur, geniş ve dikenli yapraklarla biterek başlar, ortaboylu, yine dikenli bir gövdesinin üzerini şekilsiz çiçeklerle donatarak sonlandırır. Çok teşekkür­ler.

Peki bu işin sabıra değinmesine ne vesile oluyor? Bu huysuz ismi bitkiye veren şey şu ki; 14 seneye yakın alt kısmındaki bodur yeşillikle kalan saburluk, 15 yaşında gövdesine ve çiçeklerine sahip oluyor, 16’sında ise solup gidiyor. İşte ismin esprisi de burada başlıyor: Saburluk.

“yeni diller, yeni anlamlar öğrenmeye çıktım ben
tam üç yıldır beklediğim kadını
inanın bir daha görmek istemem.”

Diye devam ediyor şiir. Bitkinin esprisi nasıl ki o ise, şiirin esprisi de burda yatıyor biraz. Saburluk veya sabırlık bitkisinin biyoloji literatüründeki ismi Agave Americana. Kökeni de Orta Amerika. Türkiye’de de yer yer Agav Otu diye de anılıyor bu yüzden. Ama yeni bilinen bir bitki değil bu saburluk, evvelden beri insansoyunun yakın bir yoldaşı. Orta Amerika uygarlıklarında iplik, iğne, halat gibi yardımcı hayatî şeylerin yapımında kullanılan bitkinin hammadesi olduğu en yaygın şey ise tekila. Saburluk son golünü böylece atmış oluyor ve şiir de şöyle devam ediyor:

“sabah mı denir buna, tutuşmuş geceden kalma korlarla
çevrelenir gözlerimin kenarı
kanı altına dönüştüren ilk ışınlarla
açıkça söylüyorum uyutmadı gece beni
o üç yıldır beklediğim kadın gibi kollarında”

Ne basit! Saburluk’tan Sabırlık; yeni diller, yeni anlamlar öğrenmekten Agave Americana; Agave Americana’dan Orta Amerika; Orta Amerika’dan Aztek, İnka, Maya; uygarlıklardan tekila; Tekila’dan “tutuşmuş geceden kal­ma korlarla çevrelenen gözlerin kenarı’’. İşte şiir de her zaman böyle gollerle doludur. Ya da değildir. Esprilerle doludur ama komik değildir. Ya da komiktir. İşte şiir de budur, Cansever de budur, saburluk da.

Toplamda 14 milyar göze sahip bu 7 milyar insanlık dünyada epeyce bakışa sahiptir, bakışlar da epeyce bir açıya. Bir surattaki iki gözün gördüğü zerre bile birbirinden farklıyken, üstüne bir de “Zerrelerden güneşe kadar olan her güzel şey şiirdir.” (R. M. Ekrem). Çağın var olan aydınlığında ve geniş spektrumunda ise güzellik, içinde çirkinliği bile barındırır. Milyonlarca üzeri milyonlarca ihtimal, hayat yapbozunu oluşturur. Şiir ise bu hayattan yakalanılan herhangi bir ihtimalin, bir normun, bir parçanın insanlığa yarar sağlanması için yazılmış manifestosudur, kılavuzu veya anti-kılavuzudur.

Antikacılık bir uğraştır, manavlık, ressamlık, itfaiyecilik de. Ama şiir dedektifliği diye bir şeyden söz edilemez. Şiir, elbette ki bir diyagrama sahiptir ama bu diyagrama şairden başka kimse sahip değildir. Oku­yanın şiirde bulduğu kelimeler, bağlar, bitkiler, uygarlıklar bir mantar panoda raptiyeler ve havalı gereçlerle kurulan polisiye şemaları gibi olamaz. Bu bulgular suni ve özneldir. Oysa şairi için şiir, doğal ve nesneldir.

Gece vakti bir ara sokakta insanın karşısına çıkan şiirler için yapması gereken şeyler ise, bağlar kurup, araş­tırmalar yapıp, Latince isimler veya ezoterik kökler bulmak değil; bir saburluk gibi sessizce, bir gelin böceği gibi sessizce, şiirin keyfini çıkarmaktır.

Gaziosmanpaşa, 2019

En Yeniler

Tanık Olmayı Reddetmenin Bedeli: Kurtlar

“Sizinkiler böyle ölür, Böyle ölür sizinkiler.” Bazı hikâyeler, bütün büyük hikâyeler...

2025 Nobel Edebiyat Ödülü Macar Yazar László Krasznahorkai’ye Verildi

İsveç Kraliyet Akademisi, 2025 yılı Nobel Edebiyat Ödülü’nü çağdaş...

Buzdokuz Dergisinin 28. Sayısı “İz İmza Özne” Dosyasıyla Yayınlandı

Buzdokuz bu sayısıyla 6. yılına girdi. Ekim–Kasım–Aralık 2025 tarihli 28....

Ama En Çok Bulantı – Onur Ocak

Günlerim böyle aynı olmasa Uyusam, uyusam Dünyanın anlamsızlığına ve buna gücenikliğime...

160. Kilometre’den Üç Yeni Kitap: “Adaletler”, “Gerçek Apt.” ve “Sizi Kaçırıyorum”

Bağımsız şiir yayınevi 160. Kilometre, son yayın döneminde üç...

Mustafa Köz’ün İç Odası: Söyle Sonsuzluğun Unuttuğunu

İnceleme: Handan Deniz Tinik Ağır aksak, tökezleyerek yürüdüğüm dünya; şiir....

Benzer İçerikler

Pamuk İpliğinde Nükleer Akrobasi: The War Game ve Threads.

Celalettin Durak Bir zamanlar, çok da uzak olmayan bir geçmişte, yani 20. yüzyılın ortalarında yok olmamız için bütün koşullar hazırdı. Dünya kabaca ikiye ayrılmıştı; iki...

Bir Sesin Peşinde: Ornella Vanoni’nin Müziğini Keşfetmek

Azimet Avcu Bir Sesin Peşinde: Ornella Vanoni’nin Müziğini Keşfetmek Ornella Vanoni’nin müziğiyle tanışmam yaklaşık on yıl önceye dayanıyor. Stelvio Cipriani’nin Anonimo Veneziano filmi için bestelediği unutulmaz...

Öldürdüğünüz Şeyler: Kimliklerin Sınırlarında Bir Yolculuk

İnceleyen: Pelin Yavuz Çil Alireza Khatami'nin "Öldürdüğünüz Şeyler" adlı filmi, modern sinemanın kimlik, bellek ve kültürel aidiyet temalarını en derinden sorgulayan eserlerinden biri olarak karşımıza...