Aids

Ozan R. Kartal

çekiç örs üzengi, sonra bir çekiç daha,
yolundan çevirdiğim balkan salyangozu
katmandu’dan yayılan ses kütleleri aşkına
iğne nasıl oluyor da gürültüler oluşturuyor
yalnızca değerek bir taş parçasına


o yıl bu yıl bu beklenen dört gözle
takım elbiseli adamların ve yamuk penislerin
yamuk kalemlerle attıkları yamuk imzanın
son yılı,
her şey biterek başlayacak şimdi
kimya bahçesinden topladığım elma
sarhoş ceplerinden aşırdığım
bozukluklarla aldığım simit
ve oturarak içip ayakta boğulduğum su
onların hakimiyetine geçecek artık


şimdi her şey bitti bitti şimdi her şey
özenecek son ama son bir şeyimiz kaldı
moraçalan uyku torbaları – sağında ve solunda
altında yetmişlerden belirgin bir işaret
kazanılmış bağışıklık yetersizliği sendromu
nihayetinde azıcık frengi ve netice:
allahın yaratmadığı her şey birbirine benzer

En Yeniler

İnce Gezmelik – Osman Erkan

dönerken dünya mavi bir ses çıkarır, o sesi şairden başkası...

Bir Şairin İzleri: Nilgün Marmara Belgeseli

Yönetmenliğini Tolga Oskar’ın üstlendiği Nilgün belgeseli izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor....

İki Şairin Filmi: Tekerleme (1984)

Leyla Bayrı 1984 yapımı Tekerleme, Merlyn Solakhan’ın Berlin Film ve...

Ozan R. Kartal ile Haydi Etek Giyelim üzerine Söyleşi – Ceren Avşar

Ceren Avşar   “Roald Dahl’ın Charlie’nin Çikolata Fabrikası kitabındaki her yöne...

Arşivlen: yahut – Kadir Çakır

ipliklerin ucundan tanın- efil bir madalyon, göğsün tam ortasından yaşaman gerek...

Renk, Şiir ve İstanbul: Burhan Uygur’un Resim Dünyası

Burhan Uygur, Türkiye resim sanatında 1970–1990 döneminin en kendine...

Benzer İçerikler

Arşivlen: yahut – Kadir Çakır

ipliklerin ucundan tanın- efil bir madalyon, göğsün tam ortasından yaşaman gerek denilen an daha çok başını çeviremediğin gökyüzü seninmiş gibi yapabilmek ile ilgili tamam doluyorum her şeye / boğum boğum grileşen şovalye...

Soğuk bir Noel Armağanı – Levent Karataş

bana noel’de verdiğin lavanta sabununu henüz kullanmadım ada sabahı kedilerle kahvaltı etmeden evvel verdiğin o soğuk armağanı bisikletlere bakıp cılız güneşlere aldanmış çiçek dallarını fotoğrafladığımız günün...

Mektūb – Reşit İmrahor

      Hânendesin. Yemin billarz hânendeyim. Yağmur yağmadan damlaların tizini duyuyorum, sen o tarz dinliyorsun diye. Cönkümde yazıldığı üzere; benim sana duyduğum şahane bir hayranlığım var. Ey gözleri maralım, saçları karamelam. Ey dudakları...