Varlık, 2025 yılını edebiyatın en çetrefilli tartışmasıyla, “Kanon: İdeolojik mi, estetik mi?” dosyasıyla kapatıyor. Dergi bu ay; Murat Batmankaya, Selçuk Orhan, Bâki Ayhan Asiltürk ve Alphan Akgül’ün katkılarıyla, bir eserin “klasik”leşme sürecini şekillendiren iktidar ilişkilerini, “woke” kültürüyle gelen yeni ahlakçı dayatmaları ve edebiyatın estetik hafızasını sorgulayan bir “müzakere alanı” açıyor.
Varlık dergisi, Aralık 2025 sayısında kapağına taşıdığı “Kanon: İdeolojik mi, Estetik mi?” sorusuyla, okuru edebiyatın iktidar ilişkilerini sorgulamaya davet ediyor. Dergi, bir eserin “klasik” sayılma sürecinin ardındaki görünmez mekanizmaları, kültürel sermayenin el değiştirmesini ve günümüzün “iptal kültürü” (cancel culture) tartışmalarının edebiyata yansımalarını cesurca masaya yatırıyor.
Vitrinde Kim Duracak? Edebiyatın “T Cetveli” Masada
Editör Mehmet Erte’nin yönetiminde hazırlanan dosya; Murat Batmankaya, Selçuk Orhan, Bâki Ayhan Asiltürk ve Alphan Akgül’ün kaleminden çıkan metinlerle, kanon kavramını çok boyutlu bir “müzakere alanı” olarak tanımlıyor.
Dosyanın açılışını yapan Murat Batmankaya, “Edebiyatın T Cetveli” metaforu üzerinden, kanonun ne saf bir estetik olgu ne de salt ideolojik bir dayatma olduğunu belirtiyor; aksine estetik kudretle tarihsel koşulların düğümlendiği noktaya işaret ediyor. Batmankaya, Harold Bloom’dan Pierre Bourdieu’ye uzanan geniş bir kuramsal çerçevede, kanonun ödül mekanizmaları, yayınevleri ve medya tarafından nasıl inşa edildiğini irdeliyor.
“Woke” Kültürü ve Edebiyatın Ahlakla İmtihanı
Dosyanın en polemik yaratmaya aday metinlerinden biri Selçuk Orhan’a ait. “Kanon Kargaşa” başlıklı yazısında Orhan, günümüzün kimlik temelli eleştiri pratiklerini ve woke kültürünü sert bir dille eleştiriyor. Orhan’a göre, yapıtların tarihsel bağlamından koparılarak güncel ahlaki kategorilerle yargılanması edebiyatın alanını daraltıyor ve sanatı “suçlu ya da masum” parantezine sıkıştırıyor.
Kanonun Ruhu: Devrim ve Yıkım
Bâki Ayhan Asiltürk ise kanona daha organik bir açıdan yaklaşıyor. Kanonların kutsallaştırılamayacağını savunan Asiltürk, her yeni kanonun özünde devrimci bir enerji taşıdığını ve öncekini yıkarak var olduğunu vurguluyor. Ona göre kanon, tartışma, reddiye ve düşmanlık olmadan güç kazanamaz.
Alphan Akgül de bu çatışmayı Türk şiiri üzerinden somutlaştırıyor. Yahya Kemal’in oluşturduğu merkezi, Nâzım Hikmet ve Orhan Veli’nin nasıl sarstığını inceleyen Akgül, kanonu “estetik dip akıntı ve toplumsal uzlaşıyla oluşan bir süreç” olarak nitelendiriyor.
Çağdaş Sanattan Müzeciliğe Disiplinlerarası Bir Bakış
Varlık’ın Aralık sayısı sadece dosya konusuyla değil, kapsadığı geniş kültürel spektrumla da dikkat çekiyor. Dergide;
- Hıdır Eligüzel, çağdaş sanat üzerine “Coğrafyanın Merkezinde Çoğalan Sesler” sergisi bağlamında bir söyleşi gerçekleştirirken,
- Fatma Berber, Chia Jonsson ile müzeciliğin geleceğini konuşuyor.
- Edebiyat tarihimizin köşe taşları Ceyhun Atuf Kansu, Fakir Baykurt ve Leylâ Erbil üzerine kaleme alınan incelemeler, geçmiş ile bugün arasında bir köprü kuruyor.
Yaratıcı yazın sayfalarında ise Yüksel Pazarkaya ve Kemal Ateş gibi usta isimlerin yanı sıra, genç kuşaktan şair ve öykücülerin eserlerine yer veriliyor. “Kitaplar Arasında” bölümünde ise Miranda July’dan Zülfü Livaneli’ye uzanan bir seçki, eleştirel bir gözle değerlendiriliyor.