Asuman Susam, Mehmet Said Aydın ve Onur Şahin’in yeni Everest Yayınları etiketiyle raflarda.
Asuman Susam – Kalbimi Hızlandıran Şey
Asuman Susam, şiirlerinde kadın duyarlığını, toplumsal belleği ve insanın varoluşsal arayışlarını incelikle işleyen bir kalem. Eleştiri ve incelemeleriyle de edebiyat dünyasında kendine özgü bir yer edinen Susam, yeni şiir kitabında yine derinlikli ve sorgulayıcı bir sesle okurun karşısına çıkıyor. “Açık bir kitap gibi” okunabilen dünyayı, insanın ten ve ruh sınırlarını aşan bir yolculuğa dönüştüren dizeleriyle, duyuların ve anlamın izini sürüyor.
(Onu) açık bir kitap gibi
içeride olana ulaşmak için
gizemine
dünyanın parçası olduğunun hissiyle
(ona) nüfuz etmek
tenin tecridini kaldırıp
bedenin hududunu aşmak
için
çözüp _nasıl?_ bulutlaştırarak
(onu), (ona) okuyabiliyorum
Mehmet Sait Aydın – Altını Ben Çizdim
“Arkadaş Z. Özger İlk Kitap Ödüllü” Mehmet Said Aydın, kelimelerle kurduğu dünyada unutmanın ve hatırlamanın, susmanın ve konuşmanın izini sürüyor. Şiirlerinde ve yazılarında, dilin köklerine doğru inen, sözlükler arasında kaybolup yeniden kendini bulan bir yolculuk var. Aydın, sadece şiirin değil, okumanın, eleştirinin ve anlamın da peşinde. Onun dizeleri bazen bir kehanet gibi, bazen de geçmişten bugüne fısıldanan bir öğüt gibi okurla buluşuyor. Altını Ben Çizdim, işte tam da bu yolculuğun bir durağı.
hüv’el baki:
geri kalan her şey masivadır.
yağmura edilen dua bütün topraklarda birbirine benzer
atak gibi, göğün dumanı gibi, gibilerin içinden davul sesi
bir gün yağmur yağacak gökten dualarla bunu hatırlayacağız çün.
iki yol var demiştin:
mavi mürekkep, telaş el yazısı, küçük yeşil defter
sana bahçedeki kuyuyu sevdireceğim
serhad’da bak sabahı ettik
nokta.
Onur Şahin – Kül Uykusu
Vedat Türkali, Attilâ İlhan ödüllü Onur Şahin, kelimeleri duman gibi yükselen yepyeni şiir kitabıyla sizlerle. Zamanın kıyısında, hatıraların küllerinde, uykuyla uyanıklık arasında gezinen dizeleriyle okuru derin bir yolculuğa çıkarıyor. Kalbinin eski sarayında yankılanan sözcükler, geçmişin ve bugünün ağırlığını taşıyor. Kül Uykusu, hem bir sığınak hem de bir meydan okuma; düşlerin içinden süzülen, şiirin içinde soluklanan bir dünya…
yüzünden yüzüme vuran ağrı
bir çift ateş kehribarı
bir çift yaralı kaplan
kalbinin o eski sarayında
pencere miydim gün batımına açılan
göğsünde büyüyen ben
bir küskün yanardağ
bir gül toprağına düşman
sisli, puslu, kavisli yoldu
dudağından boynuma uzanan