Dilara Elitaş’la Kozmik Şaşma Üzerine Söyleşi

Bahaddin Tuncer: Merhaba Dilara, öncelikle yeni kitabın için seni kutlamak istiyorum. Şiir serüvenin açısından umarım güzelliklere vesile olur. Kozmik Şaşma (Epona, 2024), isminden de anlaşıldığı üzere, içerisinde yaşadığımız esrarlı nizamı, evreni konu alıyor genel bir tem olarak. Türk şiirinde Divan edebiyatından itibaren bu temin kullanımını görmemiz mümkün. Sende ise hem Garipçilerin “küçük insanı”nın hem de “kozmik düzen”in aynı anda var olduğunu görüyorum. Bu ikisi arasında nasıl bir ilişki kuruyorsun?

Dilara Elitaş: Evet, “gök” ile “ve arasındakiler” bölümleri kozmik ve “küçük insan” boyutlarında yer alıyor. Bir de “yer” bölümü var, uzun bir şeytanla diyalog şiiri. Ben bu kitapla kapsamlı bir bütünlük yakalamayı hedeflemiştim. Bu bölümler belirli bakış açılarını işaret ediyor. Bir objeye, eyleme, fikre her açıdan bakmak mümkün çünkü birden fazla boyut var evrende. Gündelik yaşama, “küçük insan”a, içeriden ve henüz yaşarken de bakabilir, değerlendirebiliriz; büyük açıdan, uzaydan, uzaydaki yabancıdan veya ilahi boyuttan da bakıp değerlendirebiliriz. Bu boyutluluk ayrımlar yaratıyor gibi dursa da aslında birliği daha sıkı hâle getiriyor gibi gelir bana. O yüzden büyük ve küçük mercekler “şey”i zenginleştirir diyebilirim. Bu yüzden kitapta bu boyutluluğu kullanmaya çalışmayı önemli gördüm bütünlüğü görebilmek ve gösterebilmek açısından.

BT: Kitabının kuruluşundaki düzenden bahsettin, ben senin şiirinde kurgusal olarak da bir düzen görüyorum. Sanki her şey şiirin kendisine hizmet ediyor, gereksiz ne varsa atılmış, iç tutarlılığa büyük bir önem verilmiş. Söylemek ya da yazmak değil, bilhassa yapmak ya da kurmak diyorum, poesis kelimesinin kökenine gönderme yaparak. Sorumsa şu: şiirini kurarken nelere dikkat ediyorsun, ölçütlerin neler şiir konusunda?

DE: Öncelikle teşekkür ederim, bunları senden duymak gurur verici. Ben de şiir için “yapmak” fiilini kullanırım bahsettiğin durumdan ötürü. Şiirlerime öncelikle fikirle başlarım, bir mesele olmalı her zaman. Ara ara sesli olarak okuyup sesine bakarım, ona göre düzenlemeler yaparım. Klişe diyebileceğimiz ifadelerden uzak durmaya çalışırım. Mesele başlangıcı ve sonucuyla birlikte kapanmış gibi hissettiriyorsa şiir de tamamlanmış demektir.

BT: Rica ederim. Başka bir konuya geçeyim. Son dönemde pek çok farklı şiir yazılıyor, avangart bir yapı kuran, postmodern ögelerden yararlanan, dekonstrüktif teknikler uygulayan şiirler ve daha niceleri. Bu kitap, kozmik bir duyarlılıkla nereye yerleşir?

DE: Ben dosyayı oluştururken aklımdaki tema üzerinden bir inşaya odaklandım. Açıkçası kendi şiirlerime dediğin anlamda teknik gözle bakamıyorum. Belki okundukça ve üzerinden zaman geçtikçe okur tarafından bunun cevabı verilir. Fakat günümüzde okuduğumuz şiirden, metinlerden bir şeyler kapmamak zor gibi geliyor bana, mutlaka o veya bu şekilde etkileniyor ve bazen de görülebiliyor bu etkiler başkaları tarafından. Ölçeği ne düzeydedir onu bilemem ve söylediğim gibi okura bırakacağım. Zaman her şeyi gösterir bence.

BT: Kozmik Şaşma, aslında senin ikinci kitabın. Bundan önce 2019’da yayımlanan Sonrasızlık (Anima, 2019) isimli bir kitabın daha var. Beş sene ideal bir süre olsa da kısa bir aralık değil Ben senin şiirinde ilk kitaba nazaran bariz sıçramalar olduğunu görüyorum. Mesela ilk kitaptan uzun, epizodik bir şiire yönelmişsin, bu cesaret ister. Kozmik Şaşma, Sonrasızlık‘a nazaran daha dengeli, renkli ve teknik açıdan sağlam. Seni bu revizasyona ne yönlendirdi beş senelik periyotta? Neler değişti?

DE: Aslında Sonrasızlık hiç olmasaydı diyorum ama oldu bir kere. O kitap hiç çalışılmamış, bilinç-bilinçdışı akışlarının ortaya saçıldığı şiirlerden oluşuyor. 2020 sonlarında şiir bilgisine güvendiğim insanlarla tanışmam sayesinde şiirin ne olduğu/olmadığıyla ilgili düşünebilme ve çalışmalarımı daha bilinçli şekilde revize etme imkânım oldu. Şiirin teknik bir iş olduğunu, sayfaya rastgele kelimeler saçmaktan öte bir icraat olduğunu anlamış olduğumu sanıyorum. Yani önceden şiir “saçıyordum”, şimdi “yapıyorum” diyebilirim.

BT: Son sorum, kitabının son şiiri Mephistopheles hakkında. Bence Kozmik Şaşma‘daki en ilginç şiirlerden çünkü. Senin şiirindeki metinlerarasılık, kendine has kinayeli, sarkastik yapı ve dil oyunlarına örneklerin tek toplanmış hâli. Öyle ki zaten Alman edebiyatındaki Faust geleneğine atıf yapıyor ve adları meçhul, sadece baş harfleri (o da belki) M ve B diye verilmiş iki karakterin diyaloglarından oluşuyor metin. Bu şiir hakkında neler söyleyebilirsin bize?

DE: Faust (Goethe’nin Faust‘unu kastediyorum ama Thomas Mann’ın Doktor Faustus‘u da ayrıca önemlidir) benim için çok önemli bir kitap gerçekten. Hem uzun bir şiir hem de şeytanla diyalog yazmak istedim ve cidden uzun süre o şiirin içinde olmaktan çok keyif aldım. Tabii şiirin de benim içimde olmasından. Şiir yer bölümünde çünkü ilahi ve dünyevi olandan sonra yeraltı bölümünün gelmesi gerekiyordu. Bu üç bölüm birbirini dengeliyor gibi düşündüm. Diyalogdaki M, Mephistopheles yani şeytanın kendisi, B de “ben” yani insan özne. Diyalog şeytanın insana o meşhur teklifiyle başlayıp devam ediyor. Hayata bir de yeraltından, şeytandan ve bu ilişkilenmeden bakıyorum bu şiirde. Benim için tatmin edici bir şiir oldu, umarım ustalar da göklerde beğenirler.

BT: Cevapların için teşekkür ederim, umarım Kozmik Şaşma okurunu bulur ve senden daha çok şiir okuruz. Sevgiler.

En Yeniler

Ezra Pound – Kanto 4

Çeviren: Tugay Kaban Dumanlı ışıkta saray, Troya, kül olmuş taşlar yığını, ANAXIFORMINGES!...

James Webb ve Şiirin Kozmik İmgeleri: f. Rüzgâr ile Söyleşi

Hazırlayan: Gönül DEMİRCİOĞLU f. Rüzgâr’ın James Webb’i Temmuz 2023’te Orlando...

Vinícius de Moraes: Şair ve Bossa Nova’nın İzinde Bir Müzisyen

Vinícius de Moraes, Brezilya'nın en önemli şairlerinden ve bossa...

Şairin Hikâyesi

Mihriban Kurt Günlerim bu masanın başında, pencereye karşı, sokak gürültüsü...

Orlando Art Yeni Kitaplarıyla Okuyucu Karşısına Çıktı

Orlando Art son dönemde sınırlı sayıda sadece belirli kesimin...

César ve Rosalie: Bir Aşk Üçgeninin Özgürlük Arayışı

İnceleyen: Azimet Avcu Claude Sautet’nin 1972 yapımı filmi César et...

Benzer İçerikler

Sözü Olmayan Baba, Yüzleşemeyen Çocuk: “Babam, Ev ve Yumurta Kabukları” Üzerine Bir Söyleşi

    Fatma Nur Kaptanoğlu & Azimet Avcu Kitaplarınızda, genellikle şehir hayatı ile taşra arasındaki geçişler ve içsel hesaplaşmalar ön plana çıkıyor. Bu temalar...

Sahaflıktan Sahneye: Ahmet B. Tamu Şiirindeki Kapsamlı Dünya

Merhaba Ahmet, kitabının editörlüğünü büyük bir keyifle yaptığım için ilk söyleşiyi de ben yapmak istedim. Senin gibi çok yönlü bir kişinin yaratımı gerçekten çok...

Oğuzhan Kayacan Söyleşisi

Grapon Kağıtları Ekibinin Önsözüyle: "Oğuzhan Kayacan ve Grunge Poetry bağımsız düşünülemez elbette fakat bu röportajda Oğuzhan Kayacan’ı da iyi tanımak istiyoruz. Keza bizi bu güzel...