Yunus İçin Bir Kazı

Oğulcan Kütük

Yunus Emre Doğan’a

kardeşim yunus
bunları sana yazmak zorunda olduğum için yazıyorum
bir şarkıyı anda anda başlatıp
koşamadığım için senden başka hiç kimseyle
senden başka da pek kimsem kalmadığı için

hatırladın mı karaköy’de uzun uzun
uzun uzun koşmuştuk neden ve ne güzeldi
neye sevinmiştik unuttum bile
tam 25 yıl beklemiştik koşmak için
öyle çok koştuk ki
bi’gün durduğumuza inanmadı kimse

hayat işte orada bir yerde kaldı
azaldığım çoğaldığım o masa uzak kaldı
bana sardığın esrar biraz uzak kaldı
ve önümden bir şey geçti hızlı hızlı
ve ben bir şeyin önüne geçtim hiç anlamadan
her sabah altıda çaldı telefonum
her sabah altıda polifonik bir sesin
beni işe götürmesinden sıkıldığım için
saati kurmaktan vazgeçtim
artık hiç uyumuyorum yunus

senin daha erken günlerin olmuştu
üzüntüden zayıfladığını anlamasın diye annen
üst üste giydiğin kalın kazaklar
bir niyet olarak üç gün durdu üstünde
o sıralar yakamdaki el biraz daha yükseldi
daha iyiyim şimdi, ameliyatım iyi geçti

biri beni de üzdü nihayet, sana hiç bahsetmedim
biraz da üzsün istediğimden
her şeyin sonuna gittim geldim
niyetim havada bir ok tutmaktı / tuttum
tuttum ama hesapsızdım / okçunun altında kaldım
bana sular, bana buz gibi sular vereceğini bilmesem
uzanıp ekmekler bana / bana kuru tütünler
sırf bu yüzden yunus
o gece ağlamaktan ölmediysem

dünyanın sonuna oturup geçmesini bekledim
hiçbir şeyin sonuna inanmadım
bu yüzden ellerim iki kere acıdı
kedilerle yatanlar kazandı / niyet okuyanlar kazandı
otuz yaşındakiler kazandı / çocuk aldıranlar kazandı
ben yeni bir şarkı buldum ve yenildim
yenilmiş olmanın huzuru hiçbir şeye benzemedi
biraz öldüm açıkçası / hiçbir şeye benzemedim

yanlış bir uykudan geçtim
o dağlara çocuklar kadar baktım
rüyada dağılan uyanınca toplanmadı yunus
sevin, resmin silindi emniyet ciltlerinden
ne ki ölmüş birinin kapı zilinden
sabah uyanmak biraz ezber yunus
akşam uyumayı bilmediysen

–biz yürüdükçe genişleyen sokağı yıkmışlar
–akşam benim kurduğum saat seni de kaldırdı
–çok uykum var yunus

bilmesem elinin şurada olduğunu
büyük britanya’yı ve yalova kıyılarını
birlikte gidip yalnız dönenleri
yalnız durup ölümden dönenleri yunus
bilmesem
yetmiş yıldır ayetlerle beslenen
babanın hatrı için, şimdi ve burada

göğsümü yarıp öldürmediysen

 


En Yeniler

Yeni Şiire Dair İpuçları: Abdullah Ezik ve Ozan R. Kartal şiiri.

Gazi Giray Günaydın Yeni Şiir, Yeni Edebiyat     Türkiye’deki güncel şiir yazını...

Makinenin Gölgesinde Bir Şiir Kitabı: Nergihan Yeşilyurt – Bençağının Sonu

Nergihan Yeşilyurt, ikinci şiir kitabı Bençağının Sonu’nda insanı kurmaya,...

Yontu, Yara, Yalınlık: Arife Kalender’in Tenden Gömlek’i

İnceleyen: Handan Deniz Tinik Uzayan yalnızlıkları tıkırdayarak gölgeleyen adımlarım nerede?...

Sonsuzluktan Verilen Bir Selam – Beste Naz Karaca

gün ışığında yeterince bekletilmiş bir bardak suyu içerseniz güneşi...

Abdullah Ezik’in Mitolojiyle Bugünü Buluşturan Yeni Şiir Kitabı: Troya Blues

Everest Yayınları’ndan yeni çıkan Troya Blues, Abdullah Ezik’in mitolojiyle...

Nur Demet Genç’in Döngüsel Şiiri: Herkesten Daha Aydınlık Üzerine Bir Söyleşi

Söyleşi: Ozan R. Kartal Nur Demet Genç, son kitabı Herkesten...

Benzer İçerikler

Sonsuzluktan Verilen Bir Selam – Beste Naz Karaca

gün ışığında yeterince bekletilmiş bir bardak suyu içerseniz güneşi tadabilirsiniz. bir çocukluk günlüğüne benzer. ne dediğini anlamasak da ne yaşadığını anladığımız paçalarındaki çamurun renginden hangi ormanda kaybolduğunu...

Seyre – Yasir Durmaz

is ve tütküsünün rağmına ateşin aldırışa kalkamayan kim idiyse sermiş odur zıpçık meydanları sıcağı eritmeyen lambadan ritim tutmak nasıldı gözüm seyrine kendilik patikası ot bitirmiş meydan tıraşsız taşların el tırnak...

sayhaten vahidaten

Esra Asar     radyodaki kadın 17 haberlerini okuyordu o sırada sen neden hatırlamıyorum, galiba benim yüzümden, sevilmediğini bağırıp ağlıyordun artık tutukladıklarının isimlerini söylemiyorlar oysa eskiden daha kalabalıktık artık isimlerden...