Sude Öztürk – Soruşturma #002 – R

R.

Sude Öztürk kimdir? (Mümkün olduğunca edebiyattan uzak bir şekilde)

Sude, 20 yaşında, kendini henüz yetişkin görmeyen, küçükken 20 yaşındakileri gözünde ne kadar büyüttüğünü yeni anlayan genç ve çok sabırsız biri. İngilizce Eczacılık 3. sınıf öğrencisi.  Sorumluluk sahibi ve çalışkan. Düşündüğü her şey yüzünden okunur.  Stres altında iyi değil, keşke biraz soğukkanlı olsa, hiç değil. En sevdiği renk mor, en sevdiği tatlı profiterol.

 Okumaya nasıl başladın? Kimler ile başladın?

Fantastik roman serileriyle okuma alışkanlığı kazandım.  Sonrasında Türk Klasikleri ile biraz daha yelpazemi genişlettim. Reşat Nuri Güntekin, Sait Faik, Orhan Kemal, Aziz Nesin derken, Turgenyev ve Dostoyevski’yi de listeme eklemiştim. Bu tür romanlar beni daha disiplinli biri haline getirdi diye düşünürüm hep. Rus edebiyatı hep kendimi zorladığım bir alandı ama Dostoyevski’yi sevmeye başlayınca işler daha kolay oldu. Sonra Albert Camus ile tanıştım diyebilirim. Beni okumaya ve düşünmeye en çok teşvik eden isim o olabilir. Modern Türk Edebiyatı’nı pek takip etmiyordum açıkçası, yeni yeni Türk isimleri okumaya başladım. Çoğunlukla bilimkurgu okuyorum, fantastikten de kopamadım…

Şiir hayatına nasıl girdi? Kimlerle girdi?

Böyle bir soru olduğu için yukarıda hiç şiire değinmedim, ama şiir, okumaya başladıktan sadece birkaç sene sonra hayatıma dahil olmuştu. Nazım Hikmet’le dahil oldu. Onun kitabı, kitapçıda rastgele dolanırken ilgimi çekti ve böylece şiirle tanıştım. Shakespeare’in dili kullanışı beni zaten büyülüyordu, şiirsellik hakkında düşündürüyordu, ama onun oyunlarını okuyordum, şiir olarak algılayamıyordum. Sonrasında Turgut Uyar, Edip Cansever, Oscar Wilde, Sylvia Plath ve Sezai Karakoç ile bir şiir okuru oldum diyebilirim.

Yazmaya nasıl başladın? Neden başladın?

 Turgut Uyar’dan çok etkilenmiştim, kalktım şiir yazdım. İşte o kadar etkilendim. Okudukça yazdım, okumak beni hep yazmaya heveslendiriyor zaten. Sonra kendime Turgut Uyar’ı yasakladım, onun gibi yazmaya çalışıyordum. Şimdi okuyorum, sorun yok, aramız iyi.

Her gün başka bir nedenden yazıyorum. Benliğimi ve biricikliğimi haykırmak için, sakinleşmek için, şaşırtmak için, kelimeleri sevdiğim için, yaşadığım için, düşünmek ve düşünmemek için… Daha bunun gibi çok şey için yazıyorum. Hepsinin ortak noktası bana iyi gelmesi ve beni rahatlatması. İşte buna neden diyebiliriz. 13 yaşından beri nedenim bu.

İlk yayınlanma sürecin nasıl oldu?

İlk olarak şiirim Bozuk’ta yayımlandı, 2019 Şubat gibi olması lazım. Gerçekten çok tatlı bir histi bu. Aynı zamanlarda Da Baddest’te de şiirlerim yayımlandı, Mehmet Davut Özdal’ın ilk birkaç şiirimi kabul etmemesi bana çok iyi geldi. Gerçekten ondan sonra “güzel” yazmak gibi bir gayem oluştu. Bir kez daha buradan teşekkür edeyim. Sonrasında 160incikilometre.com web sitesinde yer aldım. Şiirlerimin yayımlandığı ilk aylarda olanlar bunlardı.

Kitabın için sürecin olumlu ve olumsuz yanları nelerdi? Kitabın sana kattıkları neler oldu?

Kitabımın olabileceğini öğrendiğimde bir dosyam yoktu açıkçası, bu haberi aldığımda yaşadığım mutluluğu çok net hatırlıyorum. Dosyamı hazırlamaya başlayayım derken korona virüs hayatlarımızı alt üst etti, bir süre yazmaya ara verdim. Şiirlerimi dosyaya eklemek hem çok güzeldi hem beni normalden daha çok zorluyordu. Mükemmeliyetçi davranmaya çalışıyordum, çok şiir ekleyip çıkardım. Bunu sadece kitap sürecine bağlamak haksızlık olur tabii, bu süreçle çakışan korona süreciyle beraber yazma konusunda böyle bir olumsuzluk yaşamıştım. Dosyamı baştan aşağı okuduğumda, çok mutluydum. “Ben yazdım.”, “Benim kitabım.” düşünceleri gerçekten gurur veriyor. Kitap için şiir yazarken, şiir yapımı daha çok anladım, kendimi daha çok tanıdım, ne durumlarda yazabiliyorum, nasıl yazıyorum, bana ne gerekiyor onu çözümledim. Gözlem çok önemliymiş ve benim çok ihtiyacım varmış. Şimdiki şiirlerimde yere daha sağlam basıyorum, daha rahat ve özgüvenli yazıyorum.

S.g.ü.’den önce kitap kavramına bakışınla s.g.ü.’den sonra kitap kavramına bakışında değişiklikler oldu mu?

Kitapların çok daha özel olduğuna kanaat getirdim. Kimin kitap çıkarttığını duysam artık eskisinden daha çok seviniyorum onun adına. Çok emek ve bu emeklerin sonucuyla oluşmuş bir kitap, beni eskisinden çok heyecanlandırmaya başladı.

Güncel olarak edebi kendine ve edebi çevreye karşı bakışın nasıl? Seni direkt olarak etkileyen isimler var mı?

Şu an olduğum yeri ve şiirlerimi seviyorum, tutumumu da aynı şekilde. Edebi olarak kendimi biraz daha zorlamaya çalışıyorum ve daha farklı yazmak için kendimi teşvik etmeye. Tekrar etmekten, rehavete kapılmaktan korkuyorum. Daha çok şiir okumalıyım, o konuda eksik olduğumu düşünüyorum. Edebi çevremi yazdıklarını takip ettiğim şairler oluşturuyor. Beğendiğim, yayımlanmasını beklediğim dergiler de onları takip etmemi kolaylaştırıyor. Şiir biriciktir, aynı şiir iki kez yazılmaz. Şiirde tek düzeliği, benciliği, benim gibiciliği sevmiyorum. Sevdiğim ve sevmediğim şiirler var evet herkesin var, bunlara iyi ve kötü şiir olarak bakmıyorum. Çevremizde bu normları kullanmaktan çekinmeyen insanlar var, zaten çok geniş bir çevre de yok. Sosyal medya kaos sevicilerle dolu, şairler bile Ahmet Güntan’ın müsilaj hakkındaki şiirine ne yorumlar yapmıştı, hala aklıma geldikçe şaşırıyorum bulunduğumuz noktaya.

Benim kitabımın da içinde bulunduğu Gulyabani serisi şairlerinin çoğu beni çok etkileyen isimlerdi, o da benim için apayrı bir mutluluktu. Ömer Şişman, Elvin Eroğlu, Ahmet Güntan ve özellikle o seriden Fatma Nur Türk. Fatma Nur “keşke böyle yazabilsem” dediğim isim. Lady Papa beni çok büyüledi, kendi kitabımla kıyaslayıp durdum. Muhteşem bir kitap Lady Papa. Onun dışında İlker Şaguj, Aslı Serin, Lale Müldür, Selcan Peksan, Burak Acar ve Birhan Keskin şiirlerine duyduğum hayranlıkla şiirimi etkilemiş ve etkileyecek isimler.

En Yeniler

Kötü Reklam Fikirleri: Düşünülmemiş Anlar

Utku'can Yazıcı Uzak uzak diyarlardan birinde Ahmet yaşardı. Ahmet’in hiçbir...

A7 Kitap, 5 Yeni Şiir Kitabıyla Raflarda

A7 Kitap, edebiyat dünyasında önemli bir adım atarak Cuma...

Kabuğuna Sığmayan Hikâye: Bir Salyangozun Anıları

İnceleyen: Lâl Ada Ebiçlioğlu İç ısıtan ve yürek burkan animasyon...

Yabancı Yiyecek Reyonunda Gece Yarısı

Warsan Shire Çeviren: Melih Bera Ermiş Sevgili Amcacığım, siz hep yabancı...

160. Kilometre 2025’e 10 Yeni Şiir Kitabıyla Giriş Yaptı

2011 yılında yayın hayatına başlayan 160. Kilometre Yayınları, 2010’larda...

Buzdokuz X-po 2024 Yılında Yayınladığı 41 Şiiri Kitaplaştırdı

X-Po, Buzdokuz çatısı altında ve Emre Söylemez editörlüğünde 2024...

Benzer İçerikler

Murat Nemet-Nejat / Her Çeviri Bir Yanlış Okumayla Başlar

Murat Nemet-Nejat & Gonca Özmen Banliyö Edebiyat Editörlerinden Önsöz   Banliyö Edebiyat olarak isteğimizin yapılandan ziyade yapılmışı ön plana çıkarmak olduğunu daha önceleri söylemiştik. Bu bağlamda Kitap-lık...

Şiir Eloğlu ile Röportaj

Selim Yücel & Azimet Avcu   Türkiye’ye ne sıklıkla geliyorsunuz? Burada hala aile bağlarınız var mı? Yılda bir veya iki defa geliyorum. Tabii ki gelmemin sebebi çoğunlukla...

Nergihan Yeşilyurt – Soruşturma #05

R. Kimsiniz? (mümkün olduğunca özgeçmişvari, edebiyattan uzak bir şekilde)85 Nisan’ında Trabzon Maçka’da doğdum. Tipik bir Karadenizli ailenin gurbetteki babasıydı babam. Ben üç yaşındayken İstanbul’a babamın...