James Webb ve Şiirin Kozmik İmgeleri: f. Rüzgâr ile Söyleşi

Hazırlayan: Gönül DEMİRCİOĞLU

f. Rüzgâr’ın James Webb’i Temmuz 2023’te Orlando Art etiketiyle yayımlanıp okuruyla buluştu. f. Rüzgâr yeniliğe, deneyselciliğe son derece açık bir şair. İlk kitabı Gergedan’la başladığı yolculuk bugün onu Persona’nın ardından James Webb’e taşıdı. Ben de bu nedenle Gergedan ve Persona’ya zaman zaman değinsem de sorularımı olabildiğince son eserinde çerçevelemeyi düşünüyorum.

James Webb’de imgelerinizi uzay teleskobundan bize gösterdiğinizi görüyoruz. Bunu nasıl başardınız? Yani bu şiirden önce tasarlanmış bir kurgu muydu, yoksa şiir bittikten sonra kendiliğinden oluşan, sizi bu noktaya taşıyan olağan bir süreç miydi?

Kitabın adı her ne kadar James Webb olsa da muhafaza ettiği şiirin adının “eyes / ayna” olduğunu söylemek isterim. Sorunuzun cevabı tam da bu noktada mevcut: Webb (teleskoba atıfta Webb, kitaba atıfta ise James sözcüğünü kullanacağım) altuni aynalar teşekkülü. Onun gıdası kozmik yansılar. Webb evrenimizin kendi kendini dölleyici ilk erotik temaslarını gözetleyen, “âyîne-yi pür-tâb-ı mücellâda nihânuz” cinsinden bir kâşif. Yani Webb’in gözünden bir imgelem aksi için James’i okura çevirmem kâfi idi.

James bir kurgundan ziyade uzun süreli bir izlenim, tıpkı Webb gibi. Yaklaşık bir yıllık süre boyunca Webb’i takip ettim. O, evrenimizin kozmik arkaiklerini irdelerken bense onun modellemelerini inceledim. Enstantaneleri ilham vericiydi: Her biri başlı başına güçlü birer imge. Benim yalnızca onun fanatikleşen keşiflerini fonetikleştirmem yeterliydi. Şairliğimde bir alametifarika görmüyorum.


Bazı söylemlerinizde sizin için şiirdeki duyumsatmanın, çağrıştırmanın en önemli unsur olduğundan bahsettiğinize tanık olmuştuk. Bunu bizim için bir kez daha açar mısınız?

Aynı söylemimde “anlam”la bir işim olmadığından bahsetmiştim, Gergedan üzerineydi. İfademin üstünden geçen iki yıllık süreçte henüz hiçbir şey değişmedi. Zaten James’te de Persona’da da bu gayet geçerli.

Açıkçası okura değil, örnek okura heveskârım. Şayet bir gök bilimci olsaydım Webb’in kritiğini çıkartabilirdim ama benim arzum James’in klinik bulgularıyla ve elimdeki bulgular enteresan gizil. Kutsal kitapların dahi sır saklamak istedikleri takdirde “anlaşılmaza” bel bağladıkları bir dünyada evrenin deli dehşetini “anlatma” çabasına girişmem anlamsızlıktan başka nedir!

Eserlerinizde muhakkak bir ya da birkaç farklılık yarattığınıza, sürprizlerinize tanık oluyoruz. Örneğin Persona’nın sonlarında birbirine yapışık iki sayfayı ayırdığımızda içinden çıkan “S OYUK”. Yine James Webb’de sayfayı alışılmışın dışında yatay kullanmış olmanız gibi. Bunların şair olarak sizde taşıdığı anlam nedir? Okura işaret ettiğiniz bir şeyler mi var?

Benim nezdimde bunlar hiçbir anlam ifade etmiyor, anlamı kafamızdan çıkarmalıyız. Fakat bir önceki sorunuzda değindiğiniz üzere neyi çağrıştırdıkları yahut duyumsattıkları asıl önem arz eden tarafları.

James’teki lateral durum tamamen form arayışıyla alakalı; şayet çağrışım duymak isteyen varsa sözcükler arası armoniye odaklanmalı.

Persona’daki mesele(m) bu soruya daha müsait bir alakaya sahip. Fakat ne kısa bir cevapla geçiştirebilirim ne de James’in gölgesinde kalmasını isterim. Şayet Persona / Porselen için münferit bir söyleşi icra edersek cevaplamaktan keyif alacağımı arz ederim.

Eser boyu uzayda, zamanda, düşsel yaratım sürecinde sözcüklerin dansını izliyoruz. Her biri başka bir atmosferden çıkmış, kara delikte birleşmiş gibiler. Bu sözcükleri atmosferlerinden nasıl çağırdınız? Kelimeleri arıyor musunuz, onlar mı sizi buluyor?

Kelimeleri arıyorum. Şiirimi yazmadan önce kelimelerini yazarım. Girenler çıkanlar olur, bu pek tabiidir. Hele de Webb gibi hiperaktif bir organizmayla çalışıyorsanız terminolojik tazyike maruz kalmanız işten bile değil.
Mevzum sözcükler döllemeye gayet müsaitti, bunu biraz da ezoterik yorumluyorum.

Eserlerinizi okuduktan sonra bilime olan hayranlığınızı fark etmemek mümkün değil. Şiir ve bilim sentezinden doğan bu dil bize artık f. Rüzgâr dilidir, dedirtebilir mi? Bilim, şair f. Rüzgâr için ne ifade ediyor?

Bir şiir dili arayışında değil, bir şiir arayışı içindeyim.

Şiir ve bilim katışıklığı benden önce defalarca kez denenmiş (şiirin de bilim gibi deneysele meyilli bir tabiatı vardır) fakat gördüğüm kadarıyla bunlar daha ziyade birer “öykünmeden” ibaret kalmışlar yahut benim çıkarımlarım yüzeysel kaldı.

Tek amacım Türk edebiyatının bir uzay teleskobuna adanmış ilk epopesini yazmaktı.

XXIX
usunu ısırganlara vurdu james. ülgen aşkına. dünya kantırak bir opera. ülgen aşkına. köknar ve nane mega haydutları. gen aşkına-

James Webb’den

En Yeniler

Serdar Süalp ile Söyleşi; “QWERTY” Üzerine

“Görsel şiirin yadırganmasının sebebi belki de görsel ile şiiri...

Şüp’eli

      Reşit İmrahor     Binbir dereden dümterelleli. Oğlanın aptal hareketlerine müşahade ediyorum şehre döndüğümden...

Ezra Pound – Kanto 1

Çeviren: Tugay Kaban Ve sonra gemiye indik, Omurgayı dalgalara çevirdik, kutsal...

Kısa Film Festivali: “Gelecek Kısa” İzleyiciyle Buluşuyor

İstanbul Modern Sinema, nisan ayında Türkiye’den kısalara yer veriyor....

Zafer Yalçınpınar’ın Yeni Şiir Kitabı: ÇALMAYAN & KÖTÜ yayımlandı!

İlk edisyonları açık kaynaklı e-kitap olarak 2014 ve 2018’de...

Yaşantının Atomları

Süleyman Sabri Genç siyahı parlatan ipektir   I siyah ipekle yırtılıyor anlatının miti mum...

Benzer İçerikler

Sözü Olmayan Baba, Yüzleşemeyen Çocuk: “Babam, Ev ve Yumurta Kabukları” Üzerine Bir Söyleşi

    Fatma Nur Kaptanoğlu & Azimet Avcu Kitaplarınızda, genellikle şehir hayatı ile taşra arasındaki geçişler ve içsel hesaplaşmalar ön plana çıkıyor. Bu temalar...

Sahaflıktan Sahneye: Ahmet B. Tamu Şiirindeki Kapsamlı Dünya

Merhaba Ahmet, kitabının editörlüğünü büyük bir keyifle yaptığım için ilk söyleşiyi de ben yapmak istedim. Senin gibi çok yönlü bir kişinin yaratımı gerçekten çok...

Dilara Elitaş’la Kozmik Şaşma Üzerine Söyleşi

Bahaddin Tuncer: Merhaba Dilara, öncelikle yeni kitabın için seni kutlamak istiyorum. Şiir serüvenin açısından umarım güzelliklere vesile olur. Kozmik Şaşma (Epona, 2024), isminden de...