Ozan R. Kartal
Son yıllarda dijital mecraların yükselişiyle birlikte bağımsız komedi üretimleri yeni bir ivme kazandı. Bu dönüşümün dikkat çeken örneklerinden biri, geçtiğimiz yıl filizlenen ve kısa sürede özgün bir skeç programına dönüşen bir komedi projesi oldu. Geleneksel televizyon kalıplarını hicveden yapısıyla farklılaşan bu üretim, sezon boyunca alternatif mizahın güçlü bir temsilcisi hâline geldi.
Yerli stand-up izleyicisine yönelik gösterileriyle sahnelerde isimlerini duyuran iki genç komedyen Batur Özkan ve Eren Şervan Aksoy, birlikte düzenledikleri ikili stand-up gösterilerini ileri seviyeye taşımak isteyerek zihinlerindeki güldürüyü kamera karşısına aktarma kararı aldı. Tüm bu sahne ve mizah deneyimlerinin ardından skeç yazarlığı fikrinde birleşen ikili, daha sürdürülebilir ve yaratıcı bir içerik üretmenin yollarını aramaya başladı.
Nisan 2024 itibarıyla düzenli toplantılarla şekillenmeye başlayan proje, başta geniş bir kreatif ekibin katkısıyla yola çıktı. Ağustos ayında ilk çekimler tamamlandı. Post-prodüksiyon sürecinin ardından, ilk bölüm ancak 2024’ün Ekim ayında yayına hazır hâle geldi. İlk etapta kısıtlı imkânlarla yürütülen yapım süreci, zamanla daha disiplinli bir üretim modeline kavuştu.
Programın özgün konsepti, batmakta olan bir televizyon kanalında yaşanan absürt olayları merkeze alıyor. Kanal çalışanlarının çeşitli nedenlerle ayrılması sonucu, ekranda kalan iki sunucunun tüm içerikleri hazırlamak ve yayınlamak zorunda kalması üzerine kurulan kurmaca evrende; haber bültenlerinden pembe dizilere, reklam parodilerinden reality show taklitlerine kadar birçok tür bir araya getiriliyor. Söz konusu anlatı evreni, hem televizyonculuk geleneğine yönelik eleştiriler barındırıyor hem de komedi türünde yeni bir biçimsel deneyim sunuyor.
Programın her bölümü yaklaşık iki haftada bir yayınlandı. Skeçlerin tamamı Batur Özkan ve Eren Şervan Aksoy tarafından yazıldı ve oynandı. Zamanla dışarıdan gelen desteklerle proje daha da büyüdü. Mizah çevresinden pek çok komedyen, hem oyuncu olarak yer almak hem de senaryo aşamasına katkı sunmak üzere gönüllü oldu. Artan ilgi üzerine, “Sinanpaşa’nın Laneti” adını taşıyan iki bölümlük özel bir crime-comedy mockumentary (suç-komedi parodisi) bölümü dahi çekildi. Bu yapım, proje kapsamında kurgusal anlatı derinliğinin de genişletilebileceğini ortaya koydu.
Teknik kadro da zaman içinde şekillendi. Projenin yönetmenliğini büyük ölçüde Mehmet Talha Uzun üstlendi. Görüntü yönetmenliğinde ise Ata Cem Ertuğrul uzun süre görev aldı. Bazı bölümlerde kamera ve yönetmenlik desteği Tolga Kırlaroğlu tarafından sağlandı. Kurguyu ağırlıklı olarak ana ekip yürüttü; ancak belirli bölümlerde Hilmi Bilenbay ve Tolga Bayram gibi isimlerle işbirliği yapıldı. İlk bölümün yönetmenliğini Tahir Işık, ikinci bölümün yönetmenliğini ise Gülsema Tugay üstlendi.
Başlangıçta kalabalık bir ekip yapısına sahip olan proje, zaman içinde doğal bir süzgeçten geçerek küçüldü. Üretim süreci, iki ana yaratıcı figürün omuzlarında ilerlemeye başladı. Bu zorlayıcı sürece rağmen üretim devam etti ve zamanla daha sağlam bir çekirdek ekip oluşturuldu.
Sosyal ve politik atmosferin yoğunlaştığı 19 Mart döneminde yaklaşık bir ay boyunca yeni bölüm yayınlanamadı. Bu süreçte sadece Saraçhane’de çekilen kısa bir reels videosu paylaşıldı. 4 milyona yakın izlenme elde eden bu video, proje için bir dönüm noktası oldu. Video, sadece görünürlük açısından değil, moral motivasyonu açısından da ekibe önemli katkı sağladı.
Takip eden süreçte yayınlanan “Silivri’de Yeni Bir Yaşam Merkezi” başlıklı video, yaklaşık 5 milyon izlenmeye ulaştı. Özellikle sosyal medyada Halk TV, Solcu Gazete, T24 ve Gani Müjde gibi mecralar tarafından paylaşılması, projenin izleyici kitlesini genişletti. Bu ani görünürlük artışı, takipçi sayısında ve izlenme oranlarında ciddi bir sıçrama yarattı.
Program, geçtiğimiz haftalarda yayınlanan 16. bölümüyle sezon finalini yapmış bulunuyor. Bu final bölümü, tüm sezonun anlatısını toparlayan ve önceki bölümlerde açılan tematik başlıkları bir araya getiren özel bir içerikle izleyici karşısına çıktı. Yalnızca bir sezonun değil, aynı zamanda bir bağımsız üretim pratiğinin zirve noktasını temsil edecek olan bu bölüm, sonraki sezonlar için de önemli bir eşik olarak değerlendiriliyor.
İflas Şov’un, Türkiye’de bağımsız komedi üretiminin, dayanışma, direnç ve yaratıcılıkla nasıl sürdürülebileceğine dair önemli bir örnek olarak Batur Özkan ve Eren Şervan Aksoy öncülüğünde sürmesini temenni ediyor, siz değerli okurları da Youtube ve Instagram üzerinden erişilebilecek bölüm ve kesitleri izleyip güncel güldürünün aldığı hali takip etmeye davet ediyoruz.