Can Kızıl
sis bulutları ağırlanır gözler birilerini misafir eder
elinde kalan son şeyi de kaybedince
belki durumun daha da kötüleşir
karıncalı bir beynin ağırlaşan bilişsel faaliyetleriyle
şimdi eski bi kaç anıyı hatırlamak
ölü derilerin arşa cıktığı halı üstünde
belki biraz karanlığa uzanan odanda
ucubeleşen hisler uzantına eşlik eder
kendine fısıldadığın sözlerle yaktın sigaranı
kırmızı perdelerin infilak eden dumanla raks eder
karanlık odanı perdelerinden yansıyan sokak lambası aydınlatır
çok yazık,yitirdiklerinden hiç biri bu aydınlığı soğurmadı
odanda köşe bucak kaçtığın ne varsa yansıdı
yansıma berraklaştırır sözlerine kıyasla
ve bir karanlık ne kadar berraklaşırsa o kadar korkunçtu
sen göğüs kafesine bir halı dile
kalbini saran her karanlığı altına it
cünkü seni mesut eden bu gece bittiğinde
güneş tüm aymazlığıyla odanı aydınlatacak
sırtından gelen cığlıkla bi an irkildin
saç tellerinin başına olan nefretini duyumsadın
kolunun kıvrım noktasında biriken kül grilik katmış tenine
kafanı hafifçe kaldırıp
siyahın laciverde yenilişini fark ettin
az önce geçirdiğin nevrozlardan arta kalan enerjinle
belki de kendine bir kahve hazırlarsın
cafein nikotinle birleşir tüm perdelerini sana söktürür
berraklaşan camlardan yansır yüzün
bir sandalye çek her pencereye
belki de zamanı gelmiştir güneşle barışmanın