Sevginin Çıkmazı

Rabia Karabacak

taşların elleri bembeyaz
bağrına bastığında acısı dinmiyor yine de

tek bir yaprak kımıldamıyor artık
cama bir kadın yansıyor
mutluluğu yakıştıramamış kendine

kayboluyor bir çarşafın izinde
perdeleri aralı,
sarı sıcak ediyor sokak lambası yatağını

sevgilisini koynunda uyutmak istiyor

kendine kıvrılmış soruyor:
“neyin hak arayışı bu,
hangi sömürülüşün?
aşk sınıfsal olmamalı!”

-yüzeysel sevmeyi öğrenmeli
diğer herkes gibi sevmeliymiş,
bunun sevgi olduğuna inandırmalıymış kendini-

sonra
ağlıyor ağlıyor ağlıyor
hepsini de nasıl yutuyor böyle

büyük bir hain o
kendi yaşantısının içindeki

tanrılar biliyor
biliyorlar ve yakında Yahuda’ya gönderecekler onu

Lynkeus görebiliyor içini
geceden daha zifiri, katrandan daha karaymış

susmuyor:
“sevgiye edeceğim itaat!”

                     

En Yeniler

İnce Gezmelik – Osman Erkan

dönerken dünya mavi bir ses çıkarır, o sesi şairden başkası...

Bir Şairin İzleri: Nilgün Marmara Belgeseli

Yönetmenliğini Tolga Oskar’ın üstlendiği Nilgün belgeseli izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor....

İki Şairin Filmi: Tekerleme (1984)

Leyla Bayrı 1984 yapımı Tekerleme, Merlyn Solakhan’ın Berlin Film ve...

Ozan R. Kartal ile Haydi Etek Giyelim üzerine Söyleşi – Ceren Avşar

Ceren Avşar   “Roald Dahl’ın Charlie’nin Çikolata Fabrikası kitabındaki her yöne...

Arşivlen: yahut – Kadir Çakır

ipliklerin ucundan tanın- efil bir madalyon, göğsün tam ortasından yaşaman gerek...

Renk, Şiir ve İstanbul: Burhan Uygur’un Resim Dünyası

Burhan Uygur, Türkiye resim sanatında 1970–1990 döneminin en kendine...

Benzer İçerikler

Arşivlen: yahut – Kadir Çakır

ipliklerin ucundan tanın- efil bir madalyon, göğsün tam ortasından yaşaman gerek denilen an daha çok başını çeviremediğin gökyüzü seninmiş gibi yapabilmek ile ilgili tamam doluyorum her şeye / boğum boğum grileşen şovalye...

Soğuk bir Noel Armağanı – Levent Karataş

bana noel’de verdiğin lavanta sabununu henüz kullanmadım ada sabahı kedilerle kahvaltı etmeden evvel verdiğin o soğuk armağanı bisikletlere bakıp cılız güneşlere aldanmış çiçek dallarını fotoğrafladığımız günün...

Mektūb – Reşit İmrahor

      Hânendesin. Yemin billarz hânendeyim. Yağmur yağmadan damlaların tizini duyuyorum, sen o tarz dinliyorsun diye. Cönkümde yazıldığı üzere; benim sana duyduğum şahane bir hayranlığım var. Ey gözleri maralım, saçları karamelam. Ey dudakları...