kan gitmeyi örebilseydi çeperleriyle
kan gitmeyi töre bilseydi aşiretleriyle
mektuplar dansözlük eder miydi
virgül noktayla oynaşta
cilalanması gereken yerlerde
niçin
ayetler toprağa dantel
ordu bacaklar istiyor öpücükler
vururken kafataslarını
kan sevişmeyi örgütleseydi
yine dağılır mıydı cesetler
yapbozdan korkan çocuklara
cesaret verebilmek adına
yelpaze itiraflarımı rüzgârla
hele bir götürsün sana
sevebilir misin beni
düşlediğimde ağımın içinde seni
cirit atarken üzerine
taylaştırıp ipini çözerken
toynakların az öteye gidince
ipini evime dolarken
ayakkabımın topuğuyla kafanı ezerken
(niyetim kötü değil randevusuz MR çektirebilmen için)
dolu dizgin ağzının payını
patlatırken kavislerinde
seversin beni
alttan alınca seni
kast sisteminin coşku belleği: allah rahmet eylesin silindi
yüceltirsem indirmem indirgemem
olamam eros’tan önce derbeder
üfleyelim birbirimize inan bana
bakmadığın gölgedir aşk
körleri de mahveder
hâlâ duruyorsa
içindeki süt
usluysa
çalkalanmıyorsa
ve kırmızı ışıkta
geçmiyorsa
taş hızlanıyorsa içimde
kayaçlar başkalaşıyorsa
bir ayet trafik ışıklarında
boğuluyorsa
yüzme bilenlere koşuyorsam
ve itiliyorsam her kuyruğumdan
kolları puldan olanları kayıran bir çağdır bu
üzme bilenlerin tepeleştiği
köpürmeden yaşayamam
ve öpüşmeden
ağzı köpekli köpüklerle sevişmeden
yaşayamam başka bir köpeğe geçerken ayrıldığıma it demeden
taş hızlanır solumun göğüs cebinde
sen yavaşlarsan
dökülür süt içime