Tuğçe Arı
seni karşıdaki ağacı severken görmüşler
avucunda sakladığın cesetleri
biir ikii üüçç sayarken
bu park güzel durup dinlemek için
bakıp uçmak için.
bir kedinin kıllarını sayacak kadar sayı var belleğinde
kadın bedenindeki kılların estetiğini ölçecek kadar
bütün icazetleri de ezberledin
hangi dua görünürlüğünü kıracak bedeninin.
sen savdın sıranı
türkçe dil bilgisi 100 bütün ağaçlar ezberinde
karıncaların yuvalarından kıbleyi tayin edip
o yöne yürümemeyi ailede ilk sen keşfettin.
yazdığın tüm doğum günü mesajlarına ‘bir hafta önceydi ya’
iyi bir ayakkabının bir dosttan yeğ olduğunu düşünüp bunu hiç gizlemedin.
-bu gece Reprise’ı yeniden izleyeceksin-
kavga edeceğini bilsem beyaz ayakkabını saklar
seni incinmişe düşman taş tepe arasında komazdım
bunca eski söyleyişi bir ekmek arası yapıp
koşa koşa parka.
-senin elin okşamaya ayarlı.
yeni oyunlar yazabilir,
cıllabaz çocukların sakızlarını çalabilir
bu yaşadığımı beş gün sonra unutabilir miyim bilmem
bunca olacaklara bir nokta ekleyemedim.
sen ağacı seyrederken olanlar oldu işte
parmağında bir kıymık şimdi, parmağını ısırarak yürüyorsun
tek mimik var yüzünde
bütün olana bitene tek bir ağacı sevmek için katlanmak.
her şeyin aşkını.