Epifani 2: “el”

Utku’can Yazıcı

nokta ile başlıyor cümle. büyüyor büyüklüğü. zarla kaplı çevresi. zarı yırtacak gibi bakıyor. duruyor: gitmeliyken kalan şeyler, insanı yere sabitler. zarı yırtacak biliyorum. seni düşünmek düşüncemi yırtıyor. cümle sürmeli. ne diyeceğimi bilmiyorum. sendeki ağız bende olsa demeyeceğim şey yok. bendeki ağız sende olsa yemeyeceğin bok yok. şeylere isim verme adeti. ilaçlar yerlere saçılmış. yerler tavana açılmış. olmayan bir şeyin tasviridir yaratmak. zar yırtılıyor ve el çıkıyor ortaya. o zaman bu bir üretim. seni düşündüm. ikinci yırtılma sesi.

patlıcan oymadın mı tadına doymadın mı? dandik bir oyunhavasından size iksir ürettim. patlıcanı al, iyice oy. beni al, içine koy. sonra at kazana. bırak. bırak! bırak yansın! bırak beni kül et! gücün var buna. bana doyma istiyorum. ilk ayinin bu olsun senin.

gürültü, gürültü, gürültü… dışarıda bir el topluluğu. noktalar ardlarında. büyüyor. beni yanında isteseydin yanına alırdın. yırtılma sesleri. bu kadar elle napacaksın? canımı yakmak için bundan fazlasına ihtiyacın var. ben yemem bunları. seni düşünüyorum yanıyor canım. üçüncü bir yırtılma sesi. camda beliren gölge. el uzuyor.

dilini uzat, dilime değdir. kavra ve çek. dilim dilindeyken çatalı al, ıslat, prize sok. birbirimize böyle çarpılmışız gibi metafor. İkinci ayinin bu olsun senin.

bütün eller bir şeye benziyor. cansız birer nesne. senin eline bakıyorum. gökler gibi canlı. elinle elimi kavrayınca elin elimle bir oluyor. o zaman bir şeye benziyorum işte. bedenin ruhla teması. insan eşyalarla kaplanınca eşyanın eşyası oluyor. elim elinle kaplansın istiyorum. bir nokta bırakıyoruz seninle. cümlem seninle başlıyor. seninle başlıyor cümlem. dördüncü yırtılma sesi. camı aralıyorum.
içeri sızıyor:

önce ellerinle bileklerimi kavra. sımsıkı tut ve sımsıkı tutayım bileklerini. çek, kopar kollarımı. sonra kopardığın kollarımı kopardığın yerlerden tut. şöyle, sağ elinle sağ kolumun kopan kısmını kavra, sol elinle sol kolumun kopan kısmını kavra. kollarımı sallayarak ellerimi yüzüme vur, ellerimle gözlerimi tutana kadar devam et. sağ elim sağ gözümü, sol elim sol gözümü kavrayınca çek ve gözlerimi çıkar. şimdi kollarımı bırakmadan ve gözlerim ellerimdeyken etrafında dönmeye başla. hayata senin açından bakmak istiyorum. son ayinin bu olsun senin.

beni sevmiyorsun.

En Yeniler

Elbiseler, Cinayet ve İktidar: Jean Genet’nin Hizmetçiler’i

Yazar: Özgür Özer Cumartesi akşamı Moda Sahnesi’nde prömiyerini yapan Jean...

Çifte Mendille

dünyayı harabe haline getirmeye paydos küçük şeyler için terleme bu...

Zaman-Taş Diyalektiği: Maximus Şiirleri’nde Gloucester’ın Çoklu Katmanlarının Fragmanter Hafızası Parçalı Not(a)lar

İnceleyen: Kadir Tepe I. NOT(A) Gloucester’ın taşları, tarihsel monolit değil, insanlığın...

Kendi Katedralinde Yaşayacaksın

Zöe Skoulding Çeviren: Esra Asar Kum katedrali, köklerin arasından gevşeyen, Ya da...

Patriyarkanın Çatırdayan Duvarları: “Kutsal İncirin Tohumu”

İnceleyen: Şura Aykan İranlı yönetmen Mohammad Rasoulof’un Cannes Film Festivali’nde...

Bellek, Kayıp ve Yas Üzerine: Elmalar

İnceleyen: Dilek Işık “Yas ve Melankoli” başlıklı makalesinde Freud, yas...

Benzer İçerikler

Çifte Mendille

dünyayı harabe haline getirmeye paydos küçük şeyler için terleme bu yüzden farzet ki fırına sürülmeden ekmek nasıl bakarsa hamurken senin yüzüne sen de karanlığa karış, ötekilere özenme kelimeleri açsak cam...

Aramızdaki Düzenli Diyaloglar

Ahmet Keskinkılıç Ağzıma vurma bütün iyi şeyleri oradan söylüyorumİliğimdekan, gömlek ya da kemikGüzel bir dayağın ardındanGökyüzüne bakıyorum, morarmış gökyüzüGüzel bir tokatla anlatılabilirİyi yenilmiş bir dayağın...

Toplu İntihar, Toplu Taşıma Ve Topsuz Koşu

Hasan Ay ol. duğu kadar vemuhtemelen sağ. ol. mamışlığıylave tümzarafetiyleaşina şey bu bahsettiğintaaruz muydu? olma. dığım kadarçıplak,tenine rağmenhayattayım. olma. mamalıydık,her ihtimalekarşıyım. ve LÜTFENBÜTÜNGAZİ MADALYALARIMIGERİ VERİN!