Edebiyatın usta kalemi Enis Batur, okurlarını yine metinlerin kıyısında dolaşmaya davet ediyor.
Yeni kitabı Requiem, hem bir ağıt hem de bir edebiyat muhasebesi. Batur, belleğin uçurumlarından, kayıplardan ve yarım kalmış cümlelerden ördüğü bu metinde okuru dilin derinliklerine çekiyor.
Nisan dergisinde (1985) yayımladığım “The Çans” başlıklı küçük bir çıkmada dokunmuştum: Nabokov, Konstantin Bellmonds’un İngilizce aslından Rusçaya çevirmiş olduğu, Edgar Allan Poe’nun “The Bells” şiirini, Rusça metni esas alarak yeniden İngilizceye çevirmişti.
Bilge Karasu’nun 1974’te Fransızcaya çevirdiği “Requiem” adlı şiirimi aynı yılın Şubat ayında yazmıştım. O hâliyle, sonradan, şiirin ne kendisini yayımladım, ne de –Gilbert Lély’nin önsözüyle bir plaquette hâlinde çıkmak üzere olan– çevirisini. Şiir beni bir süre daha kurcaladı: 1974 güzünde, Bilge’nin çeviri metnini okurken, kendi metnimi unutarak yeni, enikonu kısaltılmış bir versiyon daha yazdım, onu gönderdim: Bu hâliyle “Requiem”, Soyut dergisinde (1975) yayımlandı, ancak onu hiçbir kitabıma almadım: Yazılar ve Tuğralar’a da.
[ Taşrada Ölüm Dirim Hazırlıkları’ndan ]