Benimlemenin Halleri

Erin Beşparmak

Her zamanki gibi göğsümde kıvranıyordu
Buncalar için soyunmak ve suyun dibini görmek
Kafam kadar başlıklarıyla gazeteler
Mutfaktaki yassılıklarımın bitiminden
Genişlik, ıraklık ve uzamalar sunuyordu
Gök bütün ağırlığıyla abanınca üstüme
Güzel şarkılarla perdelerin deliklerinden bakarken;
Yüzdeelli indirimleri, tadilat dolayısıyla kapalıyızı
Otomatik dedikleri ışıklara görünmeyi
Bir güce biçimleyip yukarı fırlatışımdaki kendimi
Ve iliklediğiniz düğmelerin kıyafetlerini kaçırdım.

Derinleşip kemiğe kadar dayanılan yerlerde
Tutkularım belimde
Yitirişim kendimi sarı bir tonda
Hangi pencerelerin perdelerini alaşağa edeceğimi bilmeden
Dünya gereksiz bir genişlikte

Ben hep varmışcasına üstümde tepindim
Yenilişlerimle hep aynı uzanırken gökyüzüne
En çok kendine, en bilmediğine dahi
Kalıyordu görüntümün boşluğu
Kıyafetlerimde kalan lekelerle münasebetimden belli
Ah! Hassas bağırsakları olan,
Orta sınıfın içsel bir felç duygusu
Dünya ile benim aramda eklem kemiği
Tam kalbimin altında filizlenen iri, büyük sözleri
Duydum. Gölgemdeki yarıklar büyürken
Ve karanlığın ucundan, ışığın kökenine
Yağmur toplayan bulutlara varanadeğin
Soluk aradım.


Bir takım koltuklar, devlet kapısı, primler,
Kredi kartları, genel müdürlükler, askerlik şubeleri
Evlendirme dairleri, ekmekler, arabalar,
Vergiler, z raporları, faturalar birikir yerçekiminde
Yerçekimi: aynı ölçüde kutsal ve aynı ölçüde aşağılık


Düşünelim ki; bulsaydım her şeyi yeniden
Evlere kapılar yapacağımdan
Gitmek, durmak, dökülmek hallerine geçer miydim?
Geçtim. Yanaklarımı yakan gözyaşlarına
Bilmelisiniz ki zayıf bir çözeltidir
Şunları da bilmelisiniz ki
Sözcüklerin eylemlere yön verdiği günlerden
Bir evde sürekli yaşanılıp durulan şeylerden
Aynadaki tebessümden kendine geri dönülen günlere
Geçtim. Yanaklarımı yakan gözyaşlarına
Ve havada hiçbir umut kokusu kalmayana değin
Özümde durdu yürümelerim

Şimdi hiç kimse yok
Kimselerin ilişemeyeceği bir tekillik yaratarak
Her şeyin olabileceği gökyüzünün altında
Kalbimi patlattım
Bam

Bir daha dünyaya dönmeyeceğim.

En Yeniler

Ezra Pound – Kanto 1

Çeviren: Tugay Kaban Ve sonra gemiye indik, Omurgayı dalgalara çevirdik, kutsal...

Kısa Film Festivali: “Gelecek Kısa” İzleyiciyle Buluşuyor

İstanbul Modern Sinema, nisan ayında Türkiye’den kısalara yer veriyor....

Zafer Yalçınpınar’ın Yeni Şiir Kitabı: ÇALMAYAN & KÖTÜ yayımlandı!

İlk edisyonları açık kaynaklı e-kitap olarak 2014 ve 2018’de...

Yaşantının Atomları

Süleyman Sabri Genç siyahı parlatan ipektir   I siyah ipekle yırtılıyor anlatının miti mum...

Sokakta İsim Yok: Güç, İsyan ve Unutulanlar

"Ancak gücün kendisini gerçekten tehdit altında hissetmesi için, bir...

Everest Yayınları’nın Yeni Şiir Kitapları Yayınlandı

Asuman Susam, Mehmet Said Aydın ve Onur Şahin’in yeni...

Benzer İçerikler

Yaşantının Atomları

Süleyman Sabri Genç siyahı parlatan ipektir   I siyah ipekle yırtılıyor anlatının miti mum ki erimiş metronun led ışığında işçisi paspasıyla yanıbaşımızdadır hep ama yalnızlığın sorumluluğu belediyeye ait kentsel dönüşüm planından içe...

Harp Sanatı ya da Ölüm

Hakan Pekdemir   ürkek bir atın gözünde kendimi gördüm insanı mahveder kriz bittiğinde gerçeğe dönmek romantik asalakların yapamayacağı kadar keskindir bu durum zekası donmuş insan sürülerinden onu ayıran düşünebilmek koku...

Gözsuları ve Kirazla Sahur Ettiğim

Ozan R. Kartal olmaz olsun böyle sahil, böyle moda olmaz olsun. insan bu zamanlarda nefret eder topuklarından. serpilmişsin seni görmediğim zaman ortasında, gözlerin daha da büyümüş tamamen göz olmuşsun her...