Ercan Gümüş
birçok sırrı sayesinde duydum
beni geceleri yerden yere vuran soluğumun
talih bu ya,
durmuyordu günün manşetleri
durmuyordu hız durmuyordu hırpalanmak
talih bu ya,
diz kapağımda baskı
zihnimde kaskatı yastık
olsun mu olmasın mı dedirten
ters kelepçe mantık
talih bu ya,
pencereden giren ışık bağrına basar
Hitchcock’un Kuşlar’ını
her şeyi yanına kâr kalan, var bir tuhaflık
ve hiç yoktan sonsuzluğa kadavrayım artık
talih bu ya,
bir tanrının çalışma masasındayım
yalnızlığımın yerine yağmalar,
bir bandaj kaç kere dönmesi gerekirse
o kadar yerden yere vuruluyorum
o kadar derin kuyular kazıyorum
gölgemin radyoaktif sızıntılarına
talih bu ya,
hayatta kalmayı öğreniyorum
ki bu hiç hesapta yoktu,
acının freni boşalmış gecesi
karşıdan karşıya geçiyorum
ki meğer soluğunla yerden yere vurulmak
tanrının alkış tutmasıymış içimde