Esra Asar
tünellerden geçiyorum erzincan'dan geçiyorum pazar bugün en yalnız pazar akşamüstüsünden geçiyorum sana seslendiklerimden ve bana seslendiklerinden. hatta hep içimizde bıraktıklarımızdan, ikimizi de akan suya duran tepeye bakarak ağlatanlardan geçiyorum yer değiştirdiğimiz bir rüyam vardı loşlukta uzun saçlarını tarayıp tarayıp ördüğüm sallanan küpen daha doğmamış dört çocuğun daha ölmemiş üçüncün vardı kadınlar böyle durumlarda needer düşünürdün oturma odamızın zeminine çömelmişken seni fena azarlayışımın üstüne avcuma topladığım vardı unutamıyorum biz arkadaşlığımızı nasıl kurmuştuk sen bi hastanede ben öbüründe 2003'te nasıl doğmuştuk o muhteşem gümüşlüğüyle göğsün hala iki memenin ortasından cenin pembeliğinde ayrıkmış 19 yıl canım, yok incesi bi dikiş izini kendi rengine döndürmen için yetmedi mi? sana bakınca titreyen her yanımla birlikte aramızdaki bu senin erkekliğin benim erkekliğimi yener yarışlarını kazanıyorum nasıl teravih gecelerini kazandıysam ödülüm kalanını çalmak canınla yaşadıkların hariç beni nasıl yıkardıysan, elimden tutup büyük aşkımıza bir eşkıyaya, delifişeğe götürürdüysen o günleri yedim bitirdim öğrenmek için: isim verilir günü gelince karşımıza çıkan tarafından anlamı ezberlenir ferişteciğim! bunu sana kimse söylemez biz birbirimizin adını ezberledik inandığımız, ona ne zaman şiir başlığı gibi seslensek devamında da bi şiir okuyup üflesek, uykumuzu böldürmez ışıklar sönük gökgözlerimizi kenetledik sonra yumduk yine aynı koltuklarda sağımıza döndük yattık allah kaldır bizi
Bir Cevap Yazın