Fatih Ceyhan
gecenin özensiz çekilmiş çizgilerini düzeltme fikrini bana uykularım vermedilerse eğer sabaha ancak kabus şelalelerinden dökülerek kavuşurum, ters döndüğü rahminden güneşi sezaryen doğururum ancak misafir ağırladığım odaya uyku bölmemek için parmak uçlarımda yürüyerek girme fikrini bana kabuslarım vermedilerse eğer sabahı göğe vaktinde ancak "karanlık, evrenin sonsuz homurdanmasıdır" diye transit bir yalan uydurarak yetiştiririm ... güneşin çıkabileceği ebat kadar vurdum gecenin bağrına gürz, piç gibi ortada kalmak kadar keskin bir yara olarak ışığı gecenin derisinden jiletle kazıdım ve gölgesine takılıp içlerine düşen insanları kaldırmakla tehdit ettim kendilerinden ışığının ulaşabildiği çiçek sayısı kadar sigorta primi yazdım güneşe solan çiçekleri de kapalı perdelerden emekli ettim ... her doğum gününde bir ölüyü anmak alıyorum hediye olarak her doğum gününde daha iyi bir ölüyü anmak alabilmek için soykırım öneriyorum dünyaya, hastalık yayıyorum aralarında çıplak dolanıp her doğum gününde dünya adına güneşe yeni bir yörünge alıyorum ama o geceyi uzatmaktan vazgeçmiyor ben öldürmüyorum ki kimseyi sadece çok kitap okuyorum ben insanım sadece yaşamıyorum ama etim de çürümüyor ben çok kitap okuyorum sadece başka nasıl ölünür bilmiyorum ki, bazen bir ışık olmak istiyorum ve bunu yalnızlık bölüyor, en ufak parlaması geceyi dağıtmaya yetecek kadar tutkuyla tutuşan bir cihaza aşık olmak istiyorum ışık olarak karanlıkta bir gövdeyi geziniyorken serseri görünüyorum, hırçın görünüyorum geziniyorken karanlıkta ışık olarak bir gövdeyi elektrikler gidince lazım olur diye yerleştirildiğim çekmecede ışık olarak bir ölüyü anıyorum, dünyada yaşadı diyorum ama uzaya gömdük biz onu da diyorum, ilk defa bir objeye ölü tanıtıyorum ve ölü bir kez daha canını kaybediyor böylece ne zaman çekmecede bir pil görsem kendim tükenmiş gibi tökezliyorum beni buradan çıkarmazsanız güneşe kadar büyürüm etim parlarsa dünyanın kuytularına bile dokunurum sıradan bir gün daha geçti sıradan şeyleri yoluna sokmaya çalışarak, bir gün daha ertesi gün gelsin de aynı dünü baştan yaşayayım diye oyalanarak geçti severek bir cihazı daha bozdum, bir planı daha deşifre ettim adını sorarak, bir ışık olarak duracağım yeri bilmek içimi karanlıktan kurtarmaya yetmedi, son olarak geceyi fişten çekmeyi unutursanız karanlık yanarmış, tutuşurmuş siyahın içinde renkten önce gezegen evet big bang
Bir Cevap Yazın