Rabia Karabacak
taşların elleri bembeyaz bağrına bastığında acısı dinmiyor yine de tek bir yaprak kımıldamıyor artık cama bir kadın yansıyor mutluluğu yakıştıramamış kendine kayboluyor bir çarşafın izinde perdeleri aralı, sarı sıcak ediyor sokak lambası yatağını sevgilisini koynunda uyutmak istiyor kendine kıvrılmış soruyor: "neyin hak arayışı bu, hangi sömürülüşün? aşk sınıfsal olmamalı!" -yüzeysel sevmeyi öğrenmeli diğer herkes gibi sevmeliymiş, bunun sevgi olduğuna inandırmalıymış kendini- sonra ağlıyor ağlıyor ağlıyor hepsini de nasıl yutuyor böyle büyük bir hain o kendi yaşantısının içindeki tanrılar biliyor biliyorlar ve yakında Yahuda’ya gönderecekler onu Lynkeus görebiliyor içini geceden daha zifiri, katrandan daha karaymış susmuyor: "sevgiye edeceğim itaat!"
Bir Cevap Yazın