Beyza Bala
face app, face app yüzün, gözün ağzıma bir tomar face app tıktılar/ tıkıştırdılar sonra üzüldüm hep yaptığım gibi bundan sonra kimseye üzülmek yok deyip de üzülmelerin şansölyesi olmakta almanyayım elmalı, armutlu korelilerin tek bir şeyden mağrur olduğu telefonda botokslanmış yüzlerden yüz yüz elli tane yüzükler yaptım demirlere oturttum racist olmadım raşitizme ramak kalası bir çocukluk yaşadım pubisime totiş dendi yumdum gözümü, feodaliteyi lavmanladım güzel dururdu her şey gerçekte göründüğü gibi kalsaydı (terminolojik bir lavman olsaydı) kıçlara da başlara da püskürtülen aynı su suyun akışkanlığında kalsaydı sövüncelerim ne ki yirmilibirler yüzyılı delişmen kadınları/ erkekleri tekabül etmedi o yüzükler kimsenin parmağına bak grandükler muşta takmışlar aksine gülüşlerinden bir salkım üzüm parelenirken yer şarap yer yalapppp şalappppp face app, face app rujların kızılında doğa anadan üryan bakışım bir merdiveni dayamış suratlara efil efil aşağı iniyor renklere boyanarak ayak hizalarında sıralanan onlarca rugan kadar parlaktı hepsinin günahları kolonya döktüm, çikolata uzattım çayına süt, diline zehir kattım başlarda sarmaşıklanan bir peruk, kıçlarda hamile göbeği şişkinliği ne ki düşeslerin bebeği kıçında büyüyor sandım markiler ve markizlerden bahis açmaya gerek yok zar atılmıyor, limonata içilmiyor istiklâl’de artık yürünmüyor eskiden herkes bir başkaydı doğru da şimdi kimse kendisine benzemiyor
Bir Cevap Yazın