Ebru Polat

“yani benim tabancam çehov’un tüfeği kadar bekleyemezse, tek perdeliktir bu oyun”

(Güven Adıgüzel, Devrim Pazar Günleri de Açıktır)

I. yörünge 

sanatı kullanmayan her din unutulmaya alıştırdı kendini 
öyle işte diye biten hiçbir kabala muhabbet yeniden ereksiyona uğramadı
-buna alıştım
yaşlı bir hareketi denge noktasına sırtımda taşıdım 
noktanın ötesin(d)e
beklerken dinlediğim şarkılara küstüm
beklemek manayı yitirdiğinde, tek başımaydım 
gördüklerime kimseyi inandıramadım 

okudum ama onaylamıyorum seçeneği hala yok diye onaylıyorsak bazı şeyleri 
bu da endamlı bir faşizmdir 

yolun sonunda karşılaştığımız duvarlar hep bizimdi, yanlış doktrinlerle boyadığımız
bürokrasi çok sakallı ve ne ağır bir kelime 
telaffuz edebilmek için yaşlı hareketi yere indiriyorum 
dengemi kaybedip düşüşümün belinden kavradığımda kendime 
birden yükselip birden düşeceğiz 
gideceğiz hasretini çekmediğimiz yolları vakitsiz 
sakallarımızı kesip adımlarımıza dökeceğiz biri bizi bulsun diye 
sürdürürken uzak iyi gelir diye inanmayı 
uzak yerlerde 
iyi gelmeyene daha yakınken 

baküs gibi hepimiz 
doğduğumuz yere döneceğiz 
kafa tuttuğumuz tanrıların sofrasına sonradan buyur edilecek,
bizi beklemeyen her tanrıyı beklemekle görevlendirileceğiz

-içeri girmeyecek misin?

gecenin sonuna doğru aramızdaki her anlam kendini kemirerek soyutlayacak
ve uyuyacak aramızda 
sen ve ben olarak devam edeceğiz, üç kişi 
dokunmanın büyüsü büyüsüzlüğü doğururken
kentin tüm pavyonlarında elektrik kesilecek 
ve son kez göz göze geleceğiz 
-buna hazırım
sabah uyandığında yanında olmayacağım
-buna hazırım
benim yerimde koca bir anlamsızlık uyuyor olacak  
-buna hazırım 

bavulum beni beklemeden bu şehri terk etti 
ve evimin kapısını üzerime kilitledi 
sen o sırada pencereler açık sevişiyordun başka başka şehirlerin iki odalı 
sigara dumanından sararmış beyaz perdeli evlerinde 

her arzu bir ölünün gözlerinden filizlenmiş ekinde güneşle sevişebilmeyi bekliyor
yağmur korosunun orkestrasını ben kuruyorum
sigortasız işçi çalıştırmaktan ceza 
eksik ekipmanları toplayacak parayı dünyayla el ele dönebilmek için alkole yatırınca
utandığım tüm babalarla oturup tok bir sesle ‘’sanat’’ dedim, ‘’ilkel ha’’ 
dezenformasyona örneklerde yazılacak ilk cümle olarak müfredatta uygun görüldüm 
yağmur korosuyla kol kola ve dünyayla el ele 
tekinsiz ve eminsiz adımlarla ilerliyorum pencerenin önüne

çünkü senin pencerenin önü yörüngedir sevgilim 
senin pencerenin önü ibadet yeridir çok sevenlerin 
-son şarkıda yörüngeden cayacağız
-son duada inancımızı boğazlayacağız
aşk örgütlenmektiyse, bağışlamana gerek yok
içeri buyur etmene de
insan biraz da nasıl bulmak istemiyorsa, öyle bırakmalı

II. cinayet

yuvarlak bir kalbin içindeydim 
hiçbir köşe yoktu ki 
kendimi hızlıca çarpıp int*hara meyil edebileyim 

kalbin etrafında 
akmaya karşı kendini tutan damlalar
-bu ölüme direnmektir 
o zaman akmak için kendimi bıraktığımda
yanlış tüfek patlıyor
artık iki perdelik bu oyun 

-perdelerini kapat sevgilim, ışıkları yakarsan göreceksin
seviştiğin ben değilim.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s