Reşit İmrahor
Kertine rüzgâr üfler, kulağı ağırdan kak Yokuş büker, tavşan sürter, yuvarlanır toparlak Göt dengeleri aşırmakta, gözler azgın durmakta Köstebekler karış bilmez keser döner elde orak Loğlar düzler oğlanları kırışıklılar büzgün üzgün Tağ bakar tavana üremekte özünü bağrış duyak Kirler karartılar yunup döşekler serilip akşamları okşamakta Terfler dış duvarda avucunun içi kaşınır susmazsa-sokak Almakta sert kuleden beyazlaşmış beynelmilel civaları Lunaparkta atları okşamakta güneşten kızmış demirleri bur’rak Sayısalmancı karısı, internetlerde peksimetlerle boğazını doldurmakta Nude’ların has’et etmiş iğrenç-ilginçlikleriyle leğenleri doldurak You should never, never doubt something that no one is sure of. Fildişi avlamaya gidende Orlando yolunda şehit düştü zülüften tarak Ondokuzuncu asrın ikinci yarısı Fransa ile yakınlaşıyorum Yakınlaşıyorum yakınlaşıyorum ısırıyorum dudaklarını kopararak Bir tütsü yaksan da bir koku iki tütsü yaksan da bir, ey velet! Dokuz ışığın bir anlamı yok bütün gözler tek ışıkta katarak’ Işkını almayalar içimdeki Türküye’ye dair, yoksa tangasız hissederim 01101011 01110101 01110110 01110110 01100101 is the new trum trak
Bir Cevap Yazın