Rıdvan Ardıç
tophane yokuşu iniyor benimle flamalar sallanırken ellerim birinin varlığına misafir yatağı açıyor neresiydi diyorum o şehir utancımla kaldığım yer ve heveskar eğlencelere ayrılan kent içi kentler şaraplar geliyor işte ve terk tepeden seslenenler en başta ben doğumumdan itibaren son anda yetiştim bana söylenen saatlere bin bir gece aldı mikrofon kısan seslerimi ayırmak her uçurum insanlığın yaygın görülen yan etkisi şaraplar geldi ve nallar asıldı kalpler üstüne tek değilim sorumlu olan seçmediği nalın iğnesinden allah benden alıp hükümete vermiş seçim yapabilme yetisini devirdiğim çamlar altında kaldı sarhoşluk ve monarşi tophane yokuşu çıkıyor benimle vücut bulup rüzgar sallanıyor ıslanıyor su üzümler bağımsızlık mücadelesinde rastgele gözlere bakınca görüyorum üzüntünün r a k s edişini istanbul geceleri balkanların uydusudur bilmem ki nereden şarapları bırakın ve dinleyin beni artık kimsenin dinlemediği fermanlar ve şarkılar doldu dışım içim bu nasıl memleket ki şemsiyeleri delik deşik ıslanmamak için ıslanmayı göze alacaksın ölmemek için ölmeyi afiyet olsun ey tanımadığım birileri lütfen devam edin şimdi
Bir Cevap Yazın