seni kandıramadım kimseyi kandıramadım sayılır hatalarımın tümünü dök ortalığa arabaların lastiklerine yapışsın götürülelim nereyeyse yağmurun altında aptal sandaletleriyle turistler artık kimse sinirli sinirli rusça konuşmasın, zaten mevsimi geçti belde hançer, sevgili delikanlılarım içlerinde büyütürler bahçeleri nar dikmek için KORKUSUZCA bağırış ve küfürlere yaptıkları da budur çiçek çizilmiş demlik götürürler ilk hediye bozkırda beraber ağlayacak birini ararlar her şey nasıl gömüldü yaşamımızda sen söyle şarkıları, okul sıralarını geniş alnın dolmuş (keşke benimle) hikayeler anlatıyorum dinlenmiyor hiç güzel bi köprü görmemişim mesela sabahları saçlarımı toplamadım asla tüfekler subay unvanı içimi hoş eder son yüzyılda dağlar, denizler, bizans kaleleri bile durulur ben niçin? ben neyi beklerim? gece yarıları yalın ayak bir taşa oturmuş eteğimde dört nar, iki ayva ev de çok yakın çeşme de pencereden sesini duyar in-cin ama sen yüzünü neyle örtmüşsün kaşın gözün belli değil karsız kuru soğuksun hep şehrimde dolaşan sarı oğlansın seninle biz kalkıp gideceğiz 16.19'da Esra Asar
Bir Cevap Yazın